Bu
blogda Marmara’yı Batı Anadolu’ya
bağlayan yoğun trafikli İstanbul-Bursa-Manisa-
İzmir karayolu üzerindeki (özellikle Susurluk – Akhisar arasında) dikkat çekici bir yapı ögesi, yol kenarı mescitlerinden
arada bahsediyorum. [1]
…
Saruhanlı - Manisa Civarı | Eylül 2009 |
Klasik cami formunu oluşturan biçimsel özelliklerin
dikkatli biçimde gözlenip, "Minyatürleştirme" hedefi ile tek kubbeli cami olarak tasarlanan, Klasik Dönem Osmanlı Cami mimarisine ait
temel ögelerin, mekan bileşenlerinin titizlikle tekrarlandığı; son cemaat yeri, mukarnaslar ve iddialı
alemler ile hiç bir şeyin atlanmadığı veya
form arayışlarına gidilenler olduğu gibi, son derece
ilkel, “spartan” örneklerde mevcut.
Maalesef çoğunluğu yapanın/yaptıranın bilgisi,
görgüsü ve imkanları dahilinde ortaya
çıkan acıklı örnekler oluşturuyor. Camilerin
simgesel özelliklerinin liberal kullanımı epey yaygın.
Darıca | Nisan 2014 Ağırlık Kulesi Yorum |
Çekmeköy | Kasım 2014 Ağırlık Kulesi Yorum |
Yapıyı tasarlayan – veya
büyük ihtimalle yerinde yapım kararlarını veren, inşa eden kişi - bu özellikleri çoğu zaman “kafasına göre”
düzenlemekte sakınca görmüyor. Örneğin klasik
dönem camilerinde kullanılan (kullanılmak zorunda olan) ağırlık kulesi genel olarak cami/mescit yapanların kelimenin tam anlamıyla "figür gösterdiği" ögelerden biri. Kubbe veya kubbeye benzeyen nesneler için
betonarme kullanıldığına tümüyle gereksiz kalan bu eleman çoğunlukla yapının
zenginliğine katkıda bulunan ufak minareler biçiminde “bezemeler” olarak işlev
kazanıyor.
Susurluk – Akhisar arasındaki örneklerin yanı sıra,
biraz daha içerideki Sakarya –Bilecik yolu üzerindeki, ağırlık kulelerinin
bezemenin ötesine geçip, işlev kazandırılarak kullanıldığı bir mescitte dört
minareli selatin camilerine de “gönderme”
yapılıyor. Bir parça doğuda, Göynük
Geyve arasındaki fazla işlek olmayan yol üzerinde ise ağırlık kulesinden evrilen motifin benzer şekilde kullanıldığını görüyoruz.
Burada “büz boru” olarak tabir edilen, faydalı
boru boyu 1,50 mt ve 50 mm cidarlı beton künklerle oluşturulmuş minareler yol
cephesinin köşelerinde birer adet olarak yerini bulmuş. Fazla işlek olmayan,
nispeten arka yollar üzerinde inşa edilmiş mescitler genellikle bir
konaklama tesisi içinde değil. Aşağıdaki son örnek gibi bireysel girişimler.
Pamukova | Nisan 2016 |
Yine aynı yola dönelim: Pamukova yakınlarında bir
fabrika alanında yapılmış çok özenli başka
bir örnek taş kaplama minaresi ve genişçe çatısı ile dikkat çekici. Üretim
tesisine ilişik muhtemelen yönetim binası olan yapının mimarine bakılınca, yaptıranın muhtelif mimarlık akımlarına epey
ilgi duyduğu anlaşılıyor. Yan cepheleri bir çalım Beylerbeyi Sarayını
andırırken, giriş cephesinin neoklasik alınlığı için de İstanbul Arkeoloji Müzeleri ana bina girişinden
istifade edilmiş gibi. Ama tabii esas konumuz yol kenarı mescitleri.
Hemen ileride ise gereksiz
unsurların tümüyle atılıp, sadece minarenin kullanıldığı, minimalist bir örnek var.İbadet alanına nedense lüzum görülmemiş, nedense minareyi yeterli bulmuşlar. Minare
de üç temel unsura indirgenmiş: Gövde, şerefe ve külah. Denizaltılardan atılan balistik füzeleri andırır biçimde renklendirilmiş (fark edilir olma şeyi) köşeli gövdeye oturan
silindirik form işe kendi içinde bir "gerginlik" katıyor. Gerçekten nerede namaz kılındığını anlayamadım.
Pamukova | Nisan 2016 |
Bazen mescidin “banisi” temel mimari elemanları
elinin altında kolayca bulunan malzemelerle öyle yaratıcı biçimlerde yeniden kurguluyor
ki, etkilenmemek mümkün değil (bence künk kullanılarak yapılan ağırlık kulesi/minare
örneği de aynı nitelikte). Bu tür cambazlıklar genellikle yoldan geçenin
dikkatini çekebilecek dikey bir öge oluşu nedeniyle minarede uygulanıyor. Mezar
taşlarındaki kavuklardan meslek tahmini gibi, minareden baninin ilgi alanlarını, uzmanlığını tespit
imkanı mevcut.
Pirelli Efendi Mescidi / Taraklı
Taraklı | Nisan 2016 |
Taraklı civarındaki bu mescidin kullanılmayan, eski
bir telgraf direğinden yapılmış dış minaresindeki şerefe için muhtelif boy ve
evsafta taşıt lastiği (bir adet otomobil, bir adet başka bir motorlu nakil
vasıtası bir adet kamyon ve iki traktör olmak üzere toplam beş adet) kullanılıyor.
“trafik kukası” denen plastik koni ise minarenin külahını tamamlıyor(*) ayrıca alemlerin unutulmadığına dikkat. Muhtemelen
yapı ile birlikte inşa edilmiş minarede ise, daha önceki örnekte olduğu gibi beton
künk kullanılmış. Yapan ilkini yetersiz ve yoldan geçenlerin dikkatini
çekmeyecek ölçüde mütevazi bulmuş olmalı (yeninin gövdesi ve lastikler ayrıca boyanmış).
Kubbede ise, yine yörede yaygın olarak kullanılan iki renk, kırmızı-yeşil, karpuzu andıran renkleri ile dilimli dizi var. Çatı izolasyonunda kullanılan granüllü membran bir malzeme ile kaplanarak yapılan bu tarz kubbenin çok büyük bir örneği Hendek - Düzce arasında otoyoldan görülebiliyor.
Devam edeceğim.
BvP,
Fotoğraflar: BvP
……………..
Fotoğraflar: BvP
……………..
(*) Yerinde görememiş olduğum bu detayı fotoğrafta
fark ederek uyaran Leylak Dalı’na teşekkür ederim.
[1] Yol Kenarı Mescitleri I
Yol Kenarı Mescitleri II
4 yorum:
Süper yazı
Bazı şahaserleri (sizden aldığımı kaynak göstermek suretiyle) camigor.com isimli blogta kullanabilir miyiz.
Süper konu ve yazı olduğunu söylemiş miydim? Evet! Öyle...
Çok teşekkür ederim. Elbette kullanabilirsiniz.
Çok iyiydi ya, bundan sonra yolüstü mescitlere özellikle daha dikkatle bakacağım ve devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
Bu kadar küçük bir ayrıntı için adımı geçirmenizse ayrı bir incelik, ben teşekkür ederim asıl :)
Bir de dikkatimi çekti, Taraklı ahalisi karpuz formunu ve o bahsettiğiniz kaplama malzemesini seviyorlar sanırsam, yeşil boyalı mescitte de karpuz varmış :)
Yorum Gönder