Maçka’da Maden Fakültesi’nin karşısındaki parkın ucunda zor
fark edilen bir çeşme var. Suyu filan da akmıyor, eski tabirle “muattal”. Çocukluğumda
sanki daha göz önündeydi. Şimdilerde etrafındaki çalılar, ağaçlar büyüdü, trafik
arttı, kayboldu gitti iyice. İşte bu yitik ve mutsuz nesne II. Abdülhamit
tarafından Raimondo d’Aronco’ya Tophane’deki Nusretiye Camii önünde dikilmek
üzere ısmarlanmış II. Abdülhamit Meydan Çeşmesi. Şeyh Zafir
tekkesinin girişinde ana yapı ile aynı üslupta tasarlanmış oldukça ufak çeşme
sayılmazsa, D’Aronco’nun bilinen iki çeşmesinde biri.
Raimondo D'Aronco | II. Abdülhamit Çeşmesi 1901 | 2015 |
II. Abdülhamit Çeşmesi 1901 |İlk Yerinde | 40'lar |
1901’deki açılış (evet,
“ecdat” da böyle şeyler açıyor) sırasında çekilmiş fotoğraftaki
insanların yüzündeki ciddiyet ve gururdan, Osmanlı ilk siklotron veya planetaryumu avluya konduruyor sanılabilir. Caminin önünde 1957’ye kadar sessizce durup çeşmeliğini
yaparken, Tophane-Dolmabahçe aksındaki yol genişletme
çalışmaları sonucu yol üzerindeki benzerleri
gibi sökülüp, [1] Maçka Parkına yeniden
kurulmuş.
II. Abdülhamit Çeşmesi 1901 | Suluboya ve Karakalem | D'Aronco 1896 |
II. Abdülhamit Çeşmesi 1901 |Açılış Günü? |
İki kademeli ve çok
geniş saçaklı çatının üstteki
kademesi orijinal çizimde bir
parça farklı ve sanki daha oranlı. Kurşun kaplı çatıda bitiş elemanı da daha uzun, daha olması gerektiği gibi. Bu alt kısmı hafifçe topuzlu dikme, çeşmeyi orijinal yerinde gösteren fotoğrafta da dikkati çekiyor. Her taşınmada
başa gelen kırıp dökme sevimsizliği burada da olmuş anlaşılan. Ayrıca suluboya
desende ve açılışa ait (siklotron) fotoğrafta net
olarak seçilen saçak tavanındaki rokoko kalem işleri de artık yok. Ancak, bu
kalem işleri çeşmenin açılışından çok kısa bir süre sonra taburcu olmuşa
benziyor. Döneme ait renklendirilmiş bir
kartpostalda saçak yüzeyi dışarıya
doğru bırakılmış genişçe bir bandın gerisinde boş.
II. Abdülhamit Çeşmesi 1901 |Saçak tavanına dikkat |
Oldukça dar bir prizma
olan kütlenin köşelerine üstteki
alınlığı taşıyor(mış gibi yapan) zarif sütunlar
oturtulmuş. Sütunların alınlıkları, uçları köşelere tutturulmuş, boşlukta duran
kumaş girlandları ve püsküllerden oluşuyor! Sırf bu son derece ilginç ve zarif
numara için bile gidip bakmaya değer. Sütun
boyunlarındaki pirinç bilezikler ve altındaki (sanki papirüs veya lotus demetlerine gönderme yapıyor diyesim var ya, bilemedim
şimdi) kısa volütlerle çok güzel. Sütunların üzerindeki alınlık dört yüzünde çeşme kitabesinin birer beyitini
taşıyor.
II. Abdülhamit Çeşmesi 1901 | Kolon Detay | 2015 |
Merak edene; Ab-ı şirinin içip “bir”le
dedim tarihini, “Eyledi bu çeşmeyi
bünyat Han Abdülhamit” 1319.
Dar yüzlere
sadece kitabe oturtulmuş. Geniş cephede ise kitabenin iki yanında hafif, usturuplu bir bezeme var. Alınlığın dar yüzündeki bu sadelik aşağıda da devam
edip, iki yanda muslukları olmayan güzel
birer kurna ile son buluyor.
Kurna demişken; Çeşmenin, arka yüzündeki kurna kırık ve işenmekten kararmış bir halde açık hava tuvaleti olarak kentin/kentlinin
hizmetinde. Bu yüzdeki ayna da yerinde değil. Dört yüzlü bir meydan çeşmesinin her yüzü
kullanıldığına göre, kim bilir hangi
tarihte sökülüp götürülmüş. Belki taşınırken arka yüze monte etmeye üşenmişlerdir…
Berbatlık yani.
Ön yüz musluğunun
olmayışı dışında (zaten su filan akmıyor, ne gerek var) oldukça sağlam ve iyi
korunmuş görünüyor. Mimarımız çeşmenin aynasını yukarıya kadar devam ettirmeyip,
hoş bir akılla üst bölümünü zarif metal bir parmaklık ile bitirmiş. Bu
numara uzun ve dar kapalı yüzeyi
parçalayıp hafifletiyor. İlk gün fotoğrafına bakılınca, orta parçanın, madalyonun da bir tarihte sökülüp "taburcu" edildiği anlaşılıyor. Çeşmeden
bahseden kitaplarda “art nouveau akımın
güzel bir örneğidir” deniyorsa da çok art nouveau vurgulu değil bence (en azından geriye kalan). Daha
çok, “aman aynanın işleri tantuna gelmesin, uyumlu olsun” diye oldukça
sade tutulmuş gibi. Yoksa Bay D’Aronco
bu işleri kıvıramayacaklardan değil. Çeşme, art nouveau, eklektisizm denince aklına neler geldiğini biliyoruz. Rokoko motiflerin ustaca ve tadı kaçmadan
kullanıldığı ayna gerçekten güzel.
II. Abdülhamit Çeşmesi 1901 |Ecdada Saygı | 2015 |
Ortadaki
çiçek vazosunu çevreleyen, hacim ve oranları güzel akantus yapraklı
bezemeler dışa doğru ikişer plastrın
üzerine oturuyor. Aralarında birer rafla
bitirilmiş maşrapa nişleri var. Garip bir
şekilde; XX. Yüzyıl başında yapılmış bu eklektik
çeşmenin bezemeleri, döneminde yapılmışlardan daha ustaca, daha iyi yapılmış görünüyor gözüme. Mermer
işleyicinin mahareti, imalat çizimlerindeki detay seviyesi etkili olabilir. Sanki
aynı maharet ve özen kütleden dışarı taşmayan o oyuncaklı kurnanın üst yanındaki
bezemelerde yok. Belki bunda temasa açık bir yüzey oluşunun da etkisi
vardır.
II. Abdülhamit Çeşmesi 1901 |Ön Ayna Detay | 2015 |
Uzun söze gerek yok. Kentin hemen ulaşılabilecek bir yerinde
bulunan ve açık hava kenefi olarak yeni bir işlev kazandırılmış, “ecdat
yadigarı” bu çok ilginç ve güzel çeşmeyi görün, gösterin.
İyi İşemeler,
BvP,
Çeşme açılışın gösterir Yıldız Sarayı Arşivinden fotoğraf ve renklendirilmiş kartpostal “İstanbul’un 100
Çeşmesi ve Sebili” kitabından, (İstanbul’un Yüzleri Serisi-68) Kırklarda
orginal yerinde gösteren fotoğraf İbrahim Hilmi Tanışık, “İstanbul Çeşmeleri”
kitabından. Diğerleri benim.
4 yorum:
Merhabalar,
Yazınızı okuyunca bu detayı farkettim. Şu fotoğrafta tarih yok gerçi ama açılıştan sonra çok uzak bir tarih olmasa gerek; tavandaki kalem işlerinin üstü bir nedenle beyaza boyanmış.
http://eski.istanbulium.net/post/101958544711/
Merhaba,
Haklısınız, Bunu görmemiştim, teşekkür ederim. Kartpostal ile yakın tarihler olmalı. Nedense boyamışlar onları kısa süre sonra. Beğenmemişler mi, nedir? Kalsa idi ne güzel olurdu.
Merhabalar, Raimondo D’Aronco’nun iki çeşmesinden bir diye yazmışsınız, yanlış hatırlamıyor isem bir de Galata’daki Laleli çeşme vardır.
Bu da doğru! Güzel, Art Deco bir çeşme değil mi? Anlaşılan epey baştan savma bir yazı olmuş bu. Özür dilerim…
Yorum Gönder