Prohedria'dan Site Girişine Dolu Dolu İkibin Yıl Torbalı | Ağustos 2014 | |
Yaşamının uzunca bir bölümünü metodik öğrenme ameliyesi ile geçirmiş, bu yüzden kimi yararsız kimi yararlı reflekse sahip çoğu insan gibi ben de “görüş” öncesi donanımlı olmak adına bir şeyler öğrenme ihtiyacı hissettim. Özgün ve derinlikli bilginin internetten sağlanamayacağını artık net olarak öğrenmiş olduğumdan, gidip kenti ve çevresini anlatan bir kitap aldım. Çok güzel ve kapsamlı bir kılavuz bu. Belki de fazla iyi. Öyle ilginç, öyle iç gıcıklayıcı şeyler anlatıyor ki, bir gece önce okurken “Japon turist otobüsleri, güneye giderken uğrayan tatilcilerin arabaları alanı kaplamadan park yeri bulur muyum?” korkusu yüreğimi kemiriyor.
Otoyoldan Torbalı’ya girmek üzere ayrılıyorum. Niyetim bundan sonra eski yolu takip ederek Ortaklar üzerinden gitmek. Bir anda her şey yavaşlarken motorun gürültüsü de giderek azalıyor. Hava dehşetli sıcak, kente bağlanan uzunca yol çok sakin. Neredeyse dışarıdaki canhıraş ağustos böceği uğultusunu duyacağım. Nasıl olsa her tarafta Metropolis tabelaları vardır diye fazla umursamadan etrafa bakıyorum. Kente girişte bir tane var gerçekten, sağa, kentin içine yönlendiriyor beni. Göbeğin ortasındaki griffon’u da görünce kentte yaşayanların bu değerli kültürel mirası nasıl da içselleştirmiş olduklarını görüp seviniyorum. Dümdüz ovanın ortasında yüksek apartman dizileri, dar caddeler, apartmanların hemen yanı başından geçen anlamsız üst geçitleri ve hemen her yerdeki trafik tıkanıklığı ile muazzam bir “yöre” burası. Lord Kinross’un henüz “şehir”demeye dili varmadığı için yirmilerin Ankara’sına yöre demesi gibi, buraya da şu “yer/yöre” kelimeleri daha uygun [1]. Yürünecek trotuar, park edecek cep olmadığından Torbalı ahalisi genel olarak sokakta, otomobillerle birlikte yürüyor. Sanki “teşekkülat-tabiiye”si yahut büyük hassasiyetle korunması gereken “abidat-i mimariye” yüzünden kent bu halde gelişmiş/geliştirilmiş gibi. Aslında; tarihi doku filan, bu türden “durum”lar pek yerel yönetimlerin, merkezin gözünü korkutacak şeyler değil. Daha çok içten yanmalı motorla mücehhez, “otomobil” adı verilen cihazla çok geç (doksanların ortaları belki, ama kesinlikle 80’ler değil) tanışıp, boyutlarını, işlevini bir türlü kavrayamamış olmaktan kaynaklı durum sanırım.
Zor Anlarımda Hep Yanımdaydı | Torbalı Ağustos 2014 |
Sentetik Uyuşturucular ve Postmodernizm Torbalı | Ağustos 2014 |
Kazımpaşa İlköğretim Okulu | Torbalı Ağustos 2014
Bayındır Kazımpaşa İlkokulu | 1930 lar |
Yapı pencere alt ve üstlerinde yataylığı vurgulayan kalın bant söveleri ve genel duruşu ile döneme hakim “modern” kamu mimarisinin taşradaki yansıması gibi görünüyor. Kiremit kaplı hafif saçaklı kırma çatı cephenin “Modern” elemanları ile pek uyuşmasa da, taşrada teras çatı uygulamanın, hele su geçirmezliğini sağlamanın günün şartlarında zorluğu ve/veya iklimsel nedenlerle yapılmış olabilir. Zaten o dönemde yapılan “kübik mimari” esintili çoğu binaya sonradan benzer türden çatılar ekli.
Valiliği döneminde İzmir’de olduğu kadar etkisi ve gücü kentin hinterlandında hissedilen (General) Kazım Dirik günümüz bilim erbabının sevdiği tanım ile “kurucu seçkinler”den. Atatürk’le birlikte, Bandırma vapuruyla yapılan Samsun yolculuğunda bulunmuş, Kurtuluş Savaşının çekirdek kadrosu içinde yer alan önemli bir asker-bürokrat. İzmir Valiliğinden sonra 1935’de yine çok önemli bir görev olan Trakya Umumi Müfettişliği’ne atanıp [2], 1941’de ölümüne kadar bu görevde kalıyor. (tanık oldukları ve görev raporları ile hayatının bu dönemi de epey ilginç, ama başka bir şey anlatıyoruz burada).
Sadece Torbalı’da değil, aynı yıllarda yine İzmir çevresindeki Bayındır (1931), Ödemiş/Birgi (1933), Tire’de (1936), Kemalpaşa/Ören (1933) ve İzmir’in içinde yapımlarına başlanış tarihleri ile cephe-plan benzerlikleri ile belli bir program dahilinde yaptırıldıkları anlaşılan epey okul var. Yapımlarına katkıları, valiliği döneminde yapılmış (en azından başlanmış) olmaları ve çoğunun kendi adını taşıması nedeniyle bu okullara “Kazım Dirik Tipi Okul” [3] deniyor. Yıllar içinde değişen eğitim gereksinimlerini karşılayabilmek, eskimeye dayalı malzeme ve strüktürel sorunları çözebilmek için hiç durmadan ekler yapılıp, orası burası kurcalanıp, cephe özellikleri bozulup tanınmaz hale gelmiş olsalar da çoğu halen ayakta. Batı Anadolu kasabalarında geçerken dilmesi, yanına seyirtip bakılması gereken yapılar.
Unutmadan; İzmir’deki “Milli Kütüphane”, İzmir Fuarı, erken dönem cumhuriyet mimarlığının kentteki ilginç – ve korunmuş – örneklerinden biri, Gazi İlkokulu da onun “asarından”. 1923-1924 döneminde il genelinde 190 ilkokulda 330 öğretmen tarafında eğitilen 15.148 öğrenci bulunurken, 1934’de 466 okulda 900 öğretmenle 40.000’e yakın öğrenci ders görüyor. Özellikle 1933’deki Cumhuriyet’in Onuncu yıl kutlamaları için 250 okul açılıyor[4] (Gazi İlkokulu’da bu dönemde açılanlardan). Ezcümle, nur içinde yatası, ruhu şad edilesi bir muhterem kişioğlu şu Vali Kazım Dirik Paşa…
Yeniköy | Torbalı | Ağustos 2014 |
Görünen Metropolis Kılavuz İster | Torbalı | Ağustos 2014 |
Devam etmeyi istiyorum.
BvP,
Fotoğraflar: Bayındır Kazımpaşa İlkokulu İnternet, diğerleri BvP
………….
[1] Kinross’a ait olduğu Funda Şenol Cantek tarafından aktarılan bu saptama Ankara’nın başkent kimliği oluşturma sürecini enine boyuna ve çok güzel anlattığı güzel “Yabanlar” ve Yerliler, Başkent Olma Sürecinde Ankara Kitabında geçiyor. Cantek kitaptaki “yöre” kelimesini “yer” ile değiştirmiş galiba. Bendeki nüshada bu kelime “yöre” olarak geçiyor (Kinross 1970:332). Belki de orjinalinde iki anlama da gelecek bir kelime kullanmıştı. İngilizce baskısını hiç görmedim. Ne olursa olsun, yitik bir kitaptaki zekice, ince saptamayı ortaya çıkarıp anlamlandırması ne denli titiz ve geniş bir araştırma yapılmış olduğunun kanıtı bence.
[2] Umumi Müfettişlikler üzerine iyi bir kitap : Koçak, Cemil. “Umumi Müfettişlikler (1927-1952)” . İletişim Yayınları. İstanbul 2003.
Kazım Dirik tarihe “1934 Trakya Olayları” olarak geçen gelişmelerin hemen ertesinde bölgeye, Mahmut Tali Öngören’in yerine gönderiliyor. Bölgeye ilişkin gözlemlerini yansıttığı resmi raporlar hükümetin hakim resmi bakış açısından fazla bir ayrılık taşımamakla birlikte yine de ilginç
Türkiye’de aşırı milliyetçi söylemin güçlenmesi sonucu gelişen bu anti semitik hareket ve sonuçları tarih kitaplarında halen yer almıyor. Çok merak edilirse, olaylar, sonuçları ve olan bitene hükümetin tavrı ile ilgili olarak Toplumsal Tarih dergisi Ekim 1996, Tarih ve Toplum dergisi Şubat 1996 tarihli sayılarına bakılabilir.
[3] İzmir Kent Ansiklopedisi Mimarlık, İkinci Cilt. 2013; 211.
[4] Kazım Dirik üzerine yazılmış; ilginç fotoğraflar, belgeler de içeren, torunu tarafından yazılmış, kapsamlı, güzel bir kitap : Dirik, K. Doğan. “Atatürk’ün İzinde VALİ PAŞA Kazım Dirik”. Gürer Yayınları, İstanbul 2008.
3 yorum:
yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocamyazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam yazsana hocam
Bayım,
Geçen sürede (takribi dört ay) rss feed sistemimi değiştirmemden dolayı yeni yazılardan haberdar olmadığımı düşünüyordum. Yanılmışım!
[galiz ancak samimi küfürlerden sonra] eğer şahsi hayatınızda olumsuz durumlar varsa bile lütfen ses ediniz. Veyahut deyiniz ki "bir süre sonra yazacağım ancak". Ama lütfen bu sessizliğe bir son veriniz.
Merhaba, gerçekten özür dilerim. Yazdıklarım gündelik hayata dair ya da güncel ıvır zıvır olmadığı için, bu şekilde takip edildiğini düşünmemiştim.
Kış depresyonu, evde beslediğimiz küçük homosapiens ve şuraya yazılanlar için gereken okuma, araştırma ameliyesi (tüm bunları uydurduğumu düşünmüyorsunuz değil mi?)yazamadım. Fakat, yakın zamanda daha aktif olacağım.
Yorum Gönder