Beykoz Elmalı Köyü | Esma-ül Hüsna Camii | 2013
Ataşehir’deki Darth Vader Camiinden daha önce bahsetmiştim. Görkem ve haşmet “noktasında” hemen karşısındaki örnekle kıyaslanabilir bir yapı değil tabii, ama yine de sevilip beğenilmiş olmalı ki, Beykoz
Kırsalındaki Elmalı Köyü sakinleri hepten aynısını yaptırmışlar (Açıkçası, ben
de o yazıyı yazdıktan sonra geçen zaman içinde, sonrası örneklere, hele karşıdakine
bakınca uygun malzeme seçimi ve farklı
bir formla yeni bir şeyler arayan (her halde) bu ufak tefek, ölçekli yapıyı tutarlı bulmaya başladım). Arketipe sadakat nerdeyse kusursuz olmakla birlikte, görebildiğim
tek sapma şerefede. Buradaki bir parça basık, klasik oranlara daha bir yakın.
Fakat şerefe üst örtüsünün alçaklığı yüzünden orada ayakta durmak imkansız ve
fakat kullanılıyormuş gibi de camla kaplı… Beykoz, Elmalı Köyü, Esma-ül Hüsna Camii
yaptırma derneği üyeleri “nasıl olsa hoparlörle okunuyor,” deyip, yapıya
ilişkin –tek- artistik tercihlerini burada kullanmışlar gibi.
Ataşehir | Kilisli Mustafa Kanat Camii | 2008
Kentte son on yılda yapılmış, şimdilerde yapımı süren onlarca caminin arasında bir benzeri yaptırılacaksa Beykoz, Elmalı köyü sakinleri neden bu oldukça iddialı ve “gelenekseeeel” olmayan formu tercih ettiler acaba? İlgilerini çeken ne oldu? Yapının ilk örnek ile uyumu göz önünde bulundurulunca öyle el terazi-göz kantar, Karadenizli kalfa işi değil. Son cemaat yerinin kırık plak örtüsü, çörtenler, kubbenin oranları için ciddi bir proje gerekli. illa aynı müellif bulunup yaptırılmışa benziyor. Israrı halen anlayabilmiş değilim. Cami yaptırma derneği üyelerinin toplu olarak bilim kurgu merakı ile açıklanacak bir şey değil. Yine de; niteliksiz ve sıradan bir cami yerine böyle bir yapı tercih ettikleri için taktir edilmeleri gerektiğini düşünüyorum.
***
Beykoz, Karlıktepe? | İmam Hüseyin Birlik ve İim Vakfı Camii | 2013 |
Sonra
ufak bir araştırma Beykoz’da “daha önce benzerine rastlanmayan” cami
minaresinin “dikkatlerden kaçmadığı”nı öğrendim (doğru , pek öyle kaçacak gibi
değil). “İstanbul Boğazı’nı ve iki köprüyü tepeden gören minareye asansörle de
çıkılabiliyor”-muş. Kırk dört metre yükseklikte olduğu söylenen bu şeyin
tepesine merdivenle çıkmak isteyenler de olabiliyor ki, asansör de bir seçenek olarak sunulmuş. Güzel bir şey tabii…
“Beykoz’un
en yüksek tepesi olan Karlıktepe’ye inşa edilen minarenin Türkiyede bir ilk
olduğu belirtiliyor (kim ‘belirtiyor’?)Turistlere ve vatandaşlara seyir ‘sevki’ (zevki olacak herhal) yaşatmak için düşünülen minareye
çıkmanın bir bedeli oluyor”. İnsanın
aklına hemen “yahu; oradan manzaraya bakmak için niye bir kuleye çıkayım? Niye bedel
ödeyeyim, zaten tepelik bir yer... Hem,
yamacı tarumar etmeye değer mi? Manzaraya bakılacak ta, peki karşıdan oraya
bakan ne olacak?” demek geliyor değil mi? Ama öyle değil işte bu işler. O Kule/minare/terasın gelirleri ile Cami’nin
giderleri karşılanacağını "belirtmiş" cami cemaati. Terasa para ile çıkılacak. Namazını kılacak,
İstanbul manzaranı seyredip gideceksin.
Caminin
giderlerini karşılamak adına bu tuhaf şeyi yapıp, bir dünya masrafa girmek yerine; hiç yapmasalar hem giderler
için kullanmak üzere epey para
artırabileceklerini hem de bu çirkinlikten bizi kurtarmış olacaklarını
“belirtmek” istiyorum ama, halen içimden bir ses şu seyir terası işinin kılıf
olduğunu, esas amacın kominisleri dinlemek olduğunu söylüyor.
Haber
şurada: Önceden hazırlanıp medya kurumlarına dağıtılan bir haber bu. Her yerde aynı metin kullanılmış. Linkteki gazeteye ait bir habercilik başarısı değil yani.
Hayırlı
Seyirler,
BvP.
1 yorum:
Zstislinizde Ataşehirdeki Darth Vader camisine karsı bir yumuşama olması gerktiği gibi seziliyor bay plastik. Her ne kadar benzeşim konusunda ne yazik ki hakliysaniz da caminin mimarisi özellikle ışıktan yararlanma amaçlı çözümü ve giriş kısmı boyunca dizilmiş yarı kubbevari şeyleri ile oldukça estetik aslinda. Çirkinliği yapi malzemesi ve bunun renginden kaynaklaniyor daha çok.. truly yours
Yorum Gönder