Emsallerine faiktir

Aralık 19, 2008

Uygarım Ben. Boş Zaman Filan Değerlendiririm. (Anneme Anlatır Gibi Anlattım).

Hayatımın bana kalan zamanlarında plastik Model yapıyorum. Hani şu, türedi oyuncakçı dükkanlarının yap-boz bilmemnelerine yakın konuşlandırılan, fiyakalı kutu resimleri içinde yapılmamış hali biboka benzemeyen şeyler. Hoş kutunun yan köşelerinde kibrit kutusu boyutlarında fotoğraflanmış yapılmış halleri de biboka benzemez ya neyse.
Bu iş öyle yarışma programlarında ağızlara sakız edilmiş “boş zamanlarımda: kitap okumaaak, televizyon seyretmeeek, müzik dinlemeek” türü saçmalıklara benzemez pek. (Hoş, kitap okuma ameliyesini boş zaman değerlendirme alet edevatı olarak gören zihniyete de birkaç lafım olacak ileride ama, şimdilik bununla idare edin).

Her ne kadar plastiği hayatımın eksenine oturtmamaya çalışsam da, ciddi mesai harcadığım bu hobi ile ilgili ve -belki de- tek ortak noktamın bu uğraş olduğu diğer homo sapiensler hakkında fikir beyanatı kaçınılmaz. Eminim, cennet yurdumda yeşeren başka ilgi grupları da dangalak çeşitliliği açısından oldukça zengin bir faunaya sahip. (Aslında; bitki zihinli olarak ele alışınıza göre, belki de flora, tam şeydemedim henüz).

Birbirini hiç görmemiş; ama, basitçe ortak paydaları tek bir ilgiye indirgenmiş bir grup homo saipens doğal olarak internet ortamında elektirik harcayarak iletişmeye çalışıyor. Bu iletişme çabasının en kolayı biçimi de “forum” denen yapı. Bu son derece faydalı, yapılan işlerin, kazanılan deneyimlerin ve tüm bilgi birikimin paylaşılmasına yarayan organizma yıllar içinde kahramanlarını ve anti kahramanlarını, jargonunu, tavır ve klişelerini geliştiren bir kültüre dönüştü. Kültürel sığlık, ya da daha geniş olarak yaşamsal sığlık aksını takip ettiğinizde, ulaştığınız yer maalesef modelcilik forumları.

Sanki giderek çığrından çıkan, altyapısı gelişkin bir sirke dönüşmüş bu forum kültürü/folklörü/soytarılıkları hakkında, diş ve düş gıcırtıları arasında aklıma gelenleri yazmak istiyorum bir süredir. Gözlem ve yargıların bazıları nesnel, kimisi ise sözünü ettiğim gıcırtılarının eşliğinde şekillenenler. Çok çeşitlilik gösterenleri var bunların. Zaman içinde evrim geçiren, canlı -ama sanal- gruplar olarak gelişiyorlar. Üyelerinin dünya görüşlerine, zihin yeter/sizliklerine hatta ülke coğrafyasına göre belirlenen bu gruplaşmalarda sosyal , kültürel ortak paydalar önde. Ergen (her anlamda) işsiz güçsüz gençlerin devam ettiği mahalle arası tekvando kursunda benzeri bulunabilecek bir “usta-çırak” söylemi, “dışarıdaki” nin aşağılanarak, aidiyet duygusu içinde mutluluğun aranıp bulunduğu bir tür gayya kuyusunu kazıyor.

Oyunda rol almayı tercih eden, belki de buna can atan forum katılımcılarının platformdaki tek ortak noktası, değişen düzeylerde modelciliğe duydukları ilgi ve becerileri. Fakat onları buluşturan ilginin yanısıra, oyuncular beraberlerinde, sanırım aslında getirmeye can attıkları bir sürü tavır – hadi daha açık konuşayım - karakter defosunu da taşıyorlar yanlarında. Bu defoların bazı çok can sıkıcı olanları bile; kimi zaman değer yargısı birlikteliği, yapılan işlere duyulan hayranlık, kişinin demagog olarak becerisi nedeniyle çeşitli sayıda insan tarafından görmezden gelinebiliyor. Sanırım, bir forumu okumanın ya da yazmanın büyüsü biraz da burada. Dikizlemenin hazzı... Kişileri tanımlamamın tek yolu; bastıkları model resimleri, kendilerini ifade ediş tarzları, bazen de resimleri! Başkalarını kendinize hayran bırakmanın ve başarılı olmanın, gündelik hayatta rastlanmayacak kadar kolay bir yolu forumda yer almak... Sizi ve yaptıklarınızı beğenmeye hazır izleyici grubu önünde ne kadar bilgili, tecrübeli akil olduğunuzu gösterebilirsiniz. Kullandığınız takma ad, fotografınız, yazılarınız altındaki imza olarak kullanılan slogan, deyiş vs... Günlük yaşantınızla ilgili, mizansen boyutlarında dolaylı ipuçları da çabanızda işe yarayabilir. Kötü bir şey de değildir belki!

Eleman tiplerinin çok çeşitlilik gösterdiği bu mecrada genel dürtü: kendini göstermek... Model yapmak oldukça zor, çok çeşitli araç gerecin çeşitli alanlardaki bilgi ve tecrübe ile seferber edildiği karmaşık bir süreç. Başından başlayıp sonuna kadar gitmek her aşamayı hakkını vererek geçmek, dediğim gibi epey zor. Büyük ölçüde zaman, plastik ve malzeme harcayarak yapılabiliyor ancak.

Bu şekilde; becerilemeyen ama çok da istenen, özlem duyulan sonuç ürün yerine, kendini bu konuya ilişkin teknik konularda bilgi ile öne çıkarma çabası oldukça yaygın bir kendini gösterme şekli.[1]
Günün birinde şöyle bir konuşmalarına tanık olacağımı düşünürüm hep:

– Mistır bilmemkim var ya, karısı büyük halamın eltisi olur.. Benim sünnetimde de yarım altın takmıştı...Askerdeyken hafta sonları onlara evci çıkarmış Babam!

Forumların Efendisi

Bir zamanlar bir abi vardı: “Önünde saygıyla eğiliyorum bilmemkim abi” falan diye başlayan girizgahlarla akıl fikir sorulurdu.(Forum adabı). Ortalamanın üzerindeki yaşı, ağırbaşlı tavırları, eğitici öğretici üslubu, ortaya koyduğu işlerle saygı ve beğeni toplamıştı. Kendisini ve çalışma mekanını çeşitli vesilelerle bastığı fotograflarla tanıdığımız bu sofistike abi günlerden bir gün, üyesi olduğu uluslararası model topluluğun kendisini çok özel bir yarışmaya davet ettiğini ilan etti. Konu, kullanılacak malzeme, ölçek ve benzeri kısıtlamaların olmadığı yarışmanın üç yıl süresi vardı. Yeryüzünde ancak çok kısıtlı, seçkin bir modelci grubunun başarabileceği bir tür “mortal combat”. Günlerce ve sayfalar dolusu yer tutan şak şak, yorum, fikir yürütme ve önerilerden sonra ne oldu bilmiyorum. O abi de zaten oldukça tatsız sonuçlanan bir tartışmadan beridir benim takipçisi olduğum forumlarda fazlaca görünmüyor.

Ortamlarda zaman zaman yaptığı işleri basarak beğeni toplayan, ama bunları bilinen her foruma bastığı için tadını kaçıran abiler de vardır. Koro halinde takdir toplayan bu çalışmaların sunumu genel olarak, “keyifli seyirler”[2] dileği ile başlayıp, takdirlere verilen, “Maykılcım öpüyorum seni... Gelicem.... Vaşinktona...eh, bi hamburgerini yeriz artık....”, “Adolf, kardeşim... sağol... varol.. sizlere en ufak bir şey öğretebildikse...ne mutlu bizlere” türü sığ bir içtenlikle fermente olmuş cevaplarla biter. Objektif olmak gerekirse, gösterilen kötü değildir. Sıkı bir üretkenlik ve yüksek kalibrede işler görürsünüz çoklukla. Üstelik, modeli ile ilgili bir eleştiriyi dikkate alıp, yeri geldiğinde düzeltecek kadar da gerçek bir alçakgönüllülüğe, modelci duruşuna sahiptir. Bu abi’deki üsluptur, insanın beynini yerinden söküp, katı meyve sıkacağına atma isteğine neden olan....
Klişelerden de biraz söz etmek gerekli: Oldukça sık rastlanan ama, tanımı gereği fazla çeşitlilik göstermeyen bir olgudur. Genel olarak, “kolaylıklar dilerim” şeklinde kendini gösterenleri olduğu gibi, “keyifli bir modeldi” olanları da vardır. Birinci grupta hafif bir doğu mistizmi sezilir. Adam sanki model yapmayacak da, küffar üzerine sefer açıyor. Mistizmin sağlam bir öngörü ile gelecekten haber vereni de, kutunun veya çerçevelerin göründüğü resme bakıp “şimdiden çok güzel bir model olucaa benziyor” dur. Militarist söylemli “Gazamız Mübarek Olsun” türlerini de tesbit olasıdır.
Gönül insanı, yaşam ve hobilerinden zevk alan birey uslubu da “keyifli bir modeldi” klişesinde şekillenir. Ortadaki sonuç boktan olsa da, bir şey diyemeyiz artık. Eleman keyif almış yapmış işte. Fakat bu klişeler içinde insanı en yaran, herhangi bir modelin bitişini, yeni modellerin gelişini “sabırsızlıkla” veya “heyecanla” beklemektir.
[Düşünün: Kış, hava kararmış, hafiften yağan yağmur camlara vuruyor. Gözüm karşı köşede yağmur altında bekleyen elemana takılıyor bir an. Maalesef bir süre önce yeni bir modele başladığımı kaçırmışım ağzımdan forumda. Heyecanlı ya, bekliyor sabahtan akşama. Köşede sigara üstüne sigara içerek... Arada gidip eczanede tansiyonunu ölçtürüyor aşırı heyecan yüzünden. Aceleyle pencereyi açıp haykırıyorum:

-Bittiiiiiiii ! Bitirdim efdördü !

Traşsız, yorgun yüzü mutlulukla aydınlanıyor. Sigarasından derin bir nefes çekip, karanlığın içinde kayboluşunu izliyorum.... ]

Heyecanlı yapıya sahip bu model meftunları zaman zaman hızlarını alamayıp, başka bir klişeye kuvvet verirler: Usta binlerce fotografla belgeleyerek bir bölü bilmemkaç F-Bilmemne yapmıştır. “Ustam ellerin dert görmesin. Şimdi de senden F-Bilmem...şu...şu ve bir de....bekliyoruz, hatta Türk olsa, tadından yenmez”.
Ya da; iki parçayı birleştirip verirsiniz fotografı foruma, yazar eleman: “iyi gidiyor devam”!.... Yahu nerden biliyorsun iyi gittiğini? Devam etmek için senden icazet mi almalıyım? Ama sormaz, soramaz muhatap. Ona devam etmesi tavsiye edilmiştir. O kadar!
Görsel klişeler de vardır. Birlikte geçirilmiş bir zaman varsa, bu durum çekilen fotograflarla belgelenir ve foruma basılır. Herhangi bir anlam taşıması, bir işleve hizmeti gerekmeyen bu fotograflarda görülenler genel olarak masa üstünde bira kutuları ve ilkokul çocuğu arsızlığıyla sırıtan elemanlardır.
Son olarak, oldukça sevilen başka bir klişeden söz etmek istiyorum. O da, bir proje için son derece acil bilgi ve malzeme talepleridir. Eleman: “Bilmemne uçağı üzerinde çalışıyorum, şu....şu tarih arasında uçağı uçuran pilotun ayakkabı numarasına çok acil ihtiyacım var “. Yazmak isterim: “Sevgili elemancan, işine yarayacağından emin olduğum şu linke bir bakıver istersen: http://www.bsktrgitnoolur.com/

Olaya dahil olma hevesine tercüman tüm gevezeliklerin elektrik israfından öteye bir işlevleri yoktur aslında...Üzerinde binlerce satır yazmak mümkünse de, bu oldukça bakir inceleme alanını davranışbilimcilere bırakmak, sanırım akıl sağlığımız açısından en uygun olanı...
Yine de; elektriğe para vermiyorsanız ve kız arkadaşınız doğum gününüzde bu plastik oyuncaklardan hediye etmiş, siz de “dur bakalım ulan nedir bu?” diye merak ediyorsanız. İnternette bu tür bir iki foruma göz atmanın zararı yok.



Not: Yukarıdaki yazının plastik model “camiası” için olanı ve plastik model yapımı işinin ne menem bir sapkınlık olduğu Sözünü ettiğim hastalıklardan arınma maksatlı kurduğumuz steril rehabilitasyon merkezi http://www.ozkanturker.com/ da örnekleri ile mevcut. Bu işlere ilgi duyuyorsanız bakın derim.

[1] Hani, “diline vurmuş” derler ya. Onun gibi.
[2] Nedir bu “Keyifli seyirler” ? Nasıl ? Böyle bir yazı ile karşılaşınca, hemen koşup robdöşambrımızı giyip, elimize de bir kadeh bir şey aldıktan sonra, gidip bilgisayar karşısında yumuşak bir koltuğa mı kurulmalıyız ?

Hiç yorum yok: