Şerife Zeliha Hanım Çeşmesi | Cağaloğlu Temmuz 2015 |
“Aziz
İstanbul”un her yerine dağılmış; kimi kullanılan, kimi kullanılmayan, bazıları iyice maskara edilmiş bol miktarda çeşme ve
sebil var. Bunların önemli bir kısmı da sevilen
turistik tabirle “tarihi yarımada”da maalesef. Binlerce yayanın
otomobilin önünden geçtiği, vıcık vıcık
bir keşmekeşin içinde bir kısmı pek dikkati çekmeyen, bir kısmı da dikkati
çektiği için insan evladının elinden çekmediği kalmayan; yapıldıkları dönemin,
akımların özelliklerini taşıyan bu nesnelere fırsat buldukça bakmakta yarar
var.
Sirkeci’den
yukarı, Cağaloğlu’na doğru (Sirkeci
Garı’nın önünden, İran Başkonsolosluğu’nun önüne kadar nedense “Ankara Caddesi”
deniyor) Valiliğe gelmeden yol çatallanır. Hah,
işte o çatalın sağından hafifçe kıvrılarak yukarı, İranlıların alt köşesine
çıkan içerdeki ince yokuşun ortalarında
alçak gönüllü bir çeşme var: 1870 tarihli
Şerife Zeliha Hanım Çeşmesi. Zeki Tanışık tarafından yazılmış “İstanbul
Çeşmeleri” kitabında beş satırla bahsediliyor [1] . İstanbul Belediyesi’nin “İstanbul’un 100 Çeşmesi kitabına girememiş
bile. Aynasının iki yanındaki düz, çifte sütunçeler ve üzerindeki
silme ile basit, ağırbaşlı ve güzel. Kitabesinde Ebniye-i Hassa Müdürü
Sait Abdülhalim Efendi “Halimesi” (nikahlı eşi) Şerife Zeliha Hanım ve “bani-i
evvel”lerinin (önceki yaptıranların)
ruhları için yaptırıldığı yazıyor. Daha önce var olanın yerine şimdiki
yaptırılmış olmalı. Yakın zamanda eli yüzü onarılıp, temizlendi. Kitabeleri
okunur hale geldi. Eski, kara ve
bakımsız, isten kararmış halini severdim. Kapkara aynası işportacı tezgahlarına
konmuş kaçak sigara veya prezervatiflere “showroom”luk ederdi, ama şu hali de hiç fena
değil. Şimdilerde teknesi nerdeyse sokak
hizasında kalmakla beraber, otuzların sonu veya kırkların başındaki bir
fotoğrafta ince kalem kontürlü kurnanın ön yüzeyi epey belirgin. Ayrıca çeşmenin daha yüksek görünen (sanki üstte
ek bir bölüm varmış da, -belki su
deposu- ilerleyen zamanda yıkılmış gibi)
ön duvarına çakılı “Doktor NİHAD TOZGE ” tabelası görünüyor [2]. Deri ve Zührevi hastalıklar uzmanı
olan zatın muayenehanesi o yıllarda çeşmenin üstündeki binada olmalı. Çok
dikkatli bakıldığında belli belirsiz “SALI GÜNLERİ PARASIZ” yazısını okumak mümkün... 1951’de Konya, Argıthanı’na giderek
mesleğine orada devam etmiş [3]. Çeşmenin
musluğu mevcut. Muhtemelen şehir şebekesine bağlı olarak suyu da akıyordur.
Fakat günümüzde “Osmanlı Torunları” yersizlikten filan olacak, teknesini bir çeşit
geçici depo olarak kullanıyor. Şimdilik zihinler Noel Babayla filan meşgul
olduğundan, “ulan ne güzel çeşme, hem de taş
gibi ecdat yadigarı işte… Sakınalım
gözümüz gibi, koruyalım” demek pek akıllara gelmiyor.
Şerife Zeliha Hanım Çeşmesi | Cağaloğlu | 40'lar |
Şerife
Zeliha Hanım’ın eşi Seyid [3] Abdülhalim
Efendi mimarlık tarihi(miz) açısından önemli bir kişi. Osmanlı Hassa Mimarlar Ocağı’nın son baş
mimarı. II. Mahmut tarafından atandığı 1825’den 1831’de ocak lağvedilene kadar bu görevde. Sonrasında
da, yerine kurulan daha çağdaş bir kurumun, Ebniye-i Hassa’nın müdürlüğüne atanıyor.
İşinde pek bir değişiklik olmuyor yani. Sonrasında da Su Nazırlığı’na
getiriliyor. 1855’de öldüğüne göre, şimdiki çeşmenin kitabesinde sözü edilen
“bani-i evvel”in o olduğunu, uzun yıllar tepesinde olduğu kurumlar da göz önüne
alındığında düşünmek mümkün. Batılılaşma
hareketleri çerçevesinde önemli bir yapı hamlesinin gerçekleştiği dönemde görev
yapmış olmasına rağmen, yapı üretimi hakkında kesin bir bilgi yok. Ama
spekülasyonlar var. Örneğin Aralık2007’de Yeni Şafak’ta çıkan bir yazıda “Balyan
Soyadlı Ermeni Ailenin fertleri tarafından yapıldığı iddia edilen” [4] pek çok eserin sahibinin –
Dolmabahçe Sarayı ve Ortaköy Camii de dahil olmak üzere - aslında Seyid Abdülhalim Efendi olduğu “yüksek sesle dillendiriliyor”. İlginç
işler yani, ama doğal olarak konu ile ilgili genişçe malumat yok.
Bir
daha oralardan geçerseniz, dikkatlice
bir bakın.
BvP
,
Günümüzdeki
fotoğraf BvP, diğeri İstanbul Çeşmeleri’nden.
......................
(*) “Saray
ve devlet binaları inşaat ve tamir işleriyle meşgul memurun unvanı idi. Evvelleri
resmi binaların inşa ve tamirlerine şehremini ile mimarbaşılar memurdu.
Şehreminleri malzeme tedarik ve masarif ile yevmiyelerin verilmesini temin ve yalnız
bu hususlara dair hesap defterleri tutmakla mükellef oldukları halde bunların
haricinde olan mimarbaşıların vazifeleri
cümlesinden olan işlere de müdahale ettikleri için (mimarın yaptığına, akıllarının
ermediğine burunlarını sokup işleri bok ediyorlardı diyor!) aralarında çıkan
anlaşmazlıklar yüzünden 28 cumadelula 1247 (M.1831) de her iki vazife
birleştirilmek suretiyle ebniye-i hassa müdürlüğü teşkil olunmuştu.” (CI,s.497)
Pakalın,
Mehmet Zeki. “Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü. 3 Cilt. Milli Eğitim Basımevi. İstanbul, 1993
Konu
ile ilgili sağlam ve anlamlı özet kaynak,
Baydar, Gülsüm Baydar’ın Osmanlı-Türk Mimarlarında Meslekleşme adlı
kitabı. Mimarlar Odası Tarafından 2012’de basılan eser yazarın 1988 tarihli doktora
tezinin çevirisi. Çalışmanın konusu “Meslekleşme” erken Cumhuriyet Dönemini de kapsıyor. Bu kitaptaki
“Balyan Soyadlı Ermeni Ailenin
Fertleri” hakkındaki bölüm de gayet öğretici.
Fakat, “yok arkadaş bu beni kesmedi, Geç Dönem Osmanlı Mimarlık Örgütlenmesi
konusunda daha detaya ineceğim, ne var ne yok
öğreneceğim” denecekse; Oya Şenyurt’un “Osmanlı Mimarlık
Örgütlenmesinde Değişim ve Dönüşüm” adlı kitabından edilmek gerekiyor. Çok
ilginç ve faydalı bir eser.
Şenyurt, Oya. “Osmanlı Mimarlık
Örgütlenmesinde Değişim ve Dönüşüm”. Doğu Kitabevi, Mart 2011.
[1]
Tanışık, İbrahim Hilmi. İstanbul Çeşmeleri I. “İstanbul Ciheti”, İstanbul 1943.
Maarif Matbaası. Çeşme bu kitapta 280- 281. Sayfalarda 299 sıra numarası ile gösteriliyor.
[2] Yazarın, yazının izinsiz kullanılamayacağı
ibaresi nedeniyle doktor’la ilgili bilgi içeren linki veriyorum. http://www.selcuklukonalsan.com.tr/yandimoglu/delidoktor.htm
[3] Tanışık’ta isim yanlış bilgi
veya dizgi hatası yüzünden “Sait” olarak
geçiyor.
[4] “Balyan
Soyadlı Ermeni Ailenin Fertleri” tamlaması ile “Balyan Ailesi” deyip
geçememe arasındaki niyet ve tavır
farkını da siz bulun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder