*Ya da, Şair’in İstasyonu Tavan Mozaiklerine Sovyet Havacılık Tarihinden Bakış
Moskova Metrosu’ndan daha önce
kısaca bahsetmiştim. Kentin görülmeye değer,
ilginç istasyonlarında gezinebilmek bu
yazıyı yazdığım sırada (Aralık 2015)
komşularımızla “sıfır sorun” politikası gereği bir parça cesaret istediğinden,
daha detaylı bahsetmekte yarar olabilir. Sanırım bunların en güzeli Fütürist
Sovyet Şairi Vladimir Mayakovski’nin adı verilmiş, tavanı göz alıcı mozaiklerle
süslü olan. Yoldaş Vladimir Nisan 1930’da 36 yaşında iken intihar ediyor. Bolca
karı kız içeren, fırtınalı ve kısa hayat
onunki. Ama boş ve etkisiz değil, Bolşevik hareketin önemli ideologlarından.
Etkisi öyle büyük ki, Denizciler Ekim 1917’de Kışlık saraya yürürken onun,
devrimin küstah şairinin “Ye
ananasını, doldur karnını / Son günün yakın, burjuva asalağı!” [1] dizesini
haykırıyorlar! Lenin’in ve İnsanlık Dehası, Büyük Devrim
Stratejisti, Komünizmin Sancaktarı, Cesur Devrimci Çözümlerin ve Kararlı
Dönüşlerin Büyük Ustası’nın; yani pos bıyıklı çopur Gürcü’nün onu pek
sevmesi boşuna değil -bu arada, şairimiz de Gürcü-.
Mayakovsky yurdum sanat çevrelerinde de evvel eski bilinen, taktir gören biri. Bugün “Kırk Kuşağı” dediğimiz genç
edebiyatçıların 24 Ocak 1940 Tarihli Tan
gazetesinde yayınladığı “Gençlerin Müşterek Beyanatı” adlı bildiride “Baudleaire, Rimbaud ve Mayakovski sonrası
Batı Şiirinin son akımlarına değin varan ve toplumla insanı kuşatıcı her türlü
davayı köklü dünya görüşleri halinde ilk kez dizesine ve cümlesine gömen kuşak
yine bizimki” [2] denilerek söz
konusu tanışıklık tescil ediliyordu.
Uzatmayalım, Fütürizm manifestosu
filan imzalamış şairinin anısına yapılacak istasyon öyle barok marok
olamayacağından (insanlar otuzlarda yakın gelecekte herkesin bir zeplini veya
uçağı olacağını, transatlantiklerin kaptan köprüsüne benzer evlerde oturacağını
zannediyor) kalın, kocaman kolonlarla boğulmuş dar koridorlar yerine metal
taşıyıcı kemerlerle desteklenmiş, ferah, aydınlık Art Deco bir tasarımda karar kılınıyor. Gel gör ki, böyle bir macera yaşamak için başlarda yeterince sağlam görünen
zeminin, ana hol tamamlanınca pek de
öyle olmadığı anlaşılıyor. Ana holdeki
tavan ve duvar çatlakları boktan zemini yeterince ciddiye almamanın göstergesi.
Kurulan bir acil komisyon özel çelik
taşıyıcılar kullanılarak sorunun çözülebileceğini ama tavan yüksekliğin birkaç
metre azaltılmasını öneriyor. Moskova
Belediyesinin başına bu kadar iş açmış Bay Mimar A.N. Duskin’de tüm bu çalışma
(ve muhtemelen kellesi) heba olmasın diye kabulleniyor çaresiz.
Mayakovsky İstasyonu | Ekim 2015 Ana Hol |
Söz konusu
yüklerin çelik malzeme ile yine de taşınacağına komisyonu ikna etmek için
çağırılan tanınmış uçak tasarımcısı Bay Putilin de yeni taşıyıcıları ve bugün
dışarıda görülen dekoratif çelik profilleri Drizhablestroy (isme bak) deki
zeplin fabrikasında dökmeyi üstleniyor. İki sıra kolonun taşıdığı üçlü tonoz
sisteminin tasarım ve mühendisliği
öylesine zarif ve güçlü ki, “Hayırlı
Olsun” diye açılmış mıdır bilmiyorum ama Eylül 1938’den bu güne bir sıkıntı
olmamış çok şükür. Marifet yetmezmiş gibi, orta tonozun kolonları arasındaki 35
oval kubbenin ortasına da birer görsel öge kondurmaya karar verilmiş! Hacmin,
yüksekliğin işçilerin insanüstü gayretleri ile santim santim kazanıldığı
(1930’lardan bahsediyoruz) bu yerde o
çok değerli boşluktan tümüyle yararlanabilmek adına asma tavan filan
yapılmamış. Genç Sovyet mülkündeki 24 saatlik döngüyü anlatacak şekilde
düşünülmüş, genellikle havacılık temalı mozaikler, paraşütle atlayanlar, paraşütle grup halinde
atlayanlar, zıplayanlar, model uçak
uçuranlar, bombardıman, av ve deniz uçakları, zeplinler, yüksek irtifa
balonları tonozun hemen alt yüzünde sahne alıyor.
Sabah – öğleden sonra – gece ve
tekrar sabah düzeniyle sıralanmış bu çok ilginç ve güzel nesneler yine çok
güzel tasarlanmış lambalarla doğrudan aydınlatılırken mekanın tümünde bunların
endirekt etkisi kullanılıyor. Renkli mozaikleri yumuşak ışık içinde vurgulamak da akıllıca ve hoş bir yöntem.
İstasyona giren ve çıkan
yolcuları sabah karşılayıp, yolcu
ediyor… Yapıldığı yıllarda bir Art Deco
şaheser olarak nitelenen yapı 1939 New York Dünya fuarında da büyük
ödülü kazanmış ve halen yeryüzündeki en güzel istasyonlardan biri.
Mayakovsky İstasyonu | Ekim 2015 Aydınlatma Elemanları |
Dedim ya, toplam kubbe sayısı 35
diye, servis bölümünde kalan iki tanesi nedeniyle çok uzun süre 33’ü görülebilmiş. 2004-2005’deki yenileme
sırasında yeni bir çıkış açılınca biri daha görülebilir hale gelmiş, diğeri ise
maatteessüf sökülmüş. Ben de listeyi 33
olarak aldım, fakat ne yazık ki hepsinin fotoğrafını çekemedim. Listeyi
tamamlama hayalim de son politik itiş kakış (komşularla sıfır sorun) nedeniyle
şimdilik rafa kalkmış durumda. Yine de “sıralı tam liste” şurada bulunsun:
Sabah: (1) İki Uçak, (2) Suya Atlayış, (3) Şeftaliler,
(4) İşaretçi, (5) Bombardıman Filosu (6)
Paraşütçü, (7) Spasskaya Kulesi Üzerinde.
Öğleden Sonra: (8) Buğday Hasadı, (9) Sırıkla Atlayış, (10) Planörcüler,
(11)Paraşütçüler, (12) Kayakla Atlayış, (13) Çamlar , (14) Kürekli Kız, (15) Antonov-25.
Gece: (16) Günbatım, (17) Spasskaya Kulesi Üzerinde Hava Gemisi,
(18) Paraşütle Atlayış, (19) İki Kanatlı Uçak, (20) Gündoğumu.
Otuzlarda endüstrileşmiş batı ülkelerince at koşturulan, anlamlı anlamsız türlü
maymunluğun, rekor denemesinin gırla gittiği, tuhaf budalalıkların denendiği,
hevesin ve hayal gücünün bilgi ve üretimin önünde gittiği havacılık esasen
önemli bir prestij ve propaganda alanıydı (işte tam da bu yüzden “havacılığın
altın çağı” deniyor). Ne yani, genç
Sovyet Ulusu kapitalizme – bu konuda da – “bilezik gibi geçirmek” varken boş mu
duracaktı? İşte çoğu mozaiğin konusu bu havacılık maceraları. “Başarı” kelimesi yerine “macera” veya
“heves” demek sanırım daha doğru. Çünkü iş, içinde insan olan teknolojik oyuncaklara
geldi mi adem evladının Sovyet mülkünde pek kıymet-i harbiyesi yok…”Sizi bize
parayla mı verdiler” deyip bindiriyorlar hiç denenmemiş, denenip tecrübe
kazanılmış olsa bile gerekli hassasiyet ve ciddiyetle üretilmemiş makinalara.
Sonra gelsin ıssız yerlere dikilen anıtlar, anıtlara bırakılmış çiçek
buketleri, anma konuşmaları vs. Şöyle anlatayım; bizim “hızlı tren”, “madencilik”
maceralarımızı onlar havacılık alanında otuzlarda yaşıyorlar gibi. Cesur Devrimci Çözümlerin ve Kararlı
Dönüşlerin Büyük Ustası, yani o pos bıyıklı Gürcü’nün “başarıdır” dediğine “oha”
diyecek babayiğit olmadığından olacak, çoğu düpedüz başarısızlık, rezillik olan
maceralar muhteşem birer başarıların suretleri olarak metro tavanında kendine
yer buluyor.
Antonov-25 |
Sportif havacılık vurgusu
yapılmış ilk mozaikte (m1)
gördüğümüz iki uçak muhtemelen (m6)
ve (m15) deki uçak figürünün
tekrarı. Kanatları kısa tutulmuş birer Antonov-25. Bu önemli uçak, sıkıcı
renkteki savaş uçaklarına nazaran canlı renklere sahip, “%100 milli” ve işe yarar bir hava aracı. Doğal olarak bir
metro tavanını süslemek için oldukça uygun. Oysa, gemi çanaklığında
semaforla işaret veren denizcinin
arkasında fiyakalı bir şekilde göğe yükselen amfibik uçak (m4) gövde üzerindeki sırt sırta
iki motor ve kuyruk formundan anlaşıldığı kadarıyla Alman Yapımı
bir Dornier J “Wal” (Balina). 1936’ya
dek üretilen bu çok başarılı tasarım Sovyet Hava Kuvvetleri de dahil onlarca
ülke tarafından kullanılmış. İspanyol ve İtalyanlar tarafından da lisansla üretilmiş. Ama Sovyetler malı bay
Dornier’in kendisinden alıyor. Bir başka nokta, o yıllarda radyo teknolojisinin
gelişmesi ile özellikle askeri havacılık ve denizcilikte telsiz kullanımı
gittikçe yaygınlaşmaktaysa da, anlaşılan Sovyet Silahlı kuvvetleri bu yeni
sihirbazlığa fazla ısınamamış. Sovyet T34 tankları 1943 gibi geç bir tarihte
bile savaş alanında birbirleriyle semaforla haberleşiyor! Zırhlı birliklerde
telsiz ancak komuta kademesinde kullanılan bir cihaz. Gemiler ışıldak ve
semaforla zaten iletişiyor. Yani uçan
makinelerle bu tür bir haberleşme öyle “yok artık” denecek bir durum değil… Üstelik konumuz uçak oldukça
yavaş uçan ve askeri versiyonlarında pilot uçağın tam önünde, açık kokpitte seyahat
ettiği bir hava aracı.
Maxim Gorky (Uçak olan!) |
Dediğim gibi, Sovyetler de “%100
milli” işine meraklı. Bu merakın bir sonucu da genellikle düşük teknolojili ve fakat propaganda nesnesi olarak bolca
kullanılmaya müsait, çok motorlu, kocaman uçaklar. Mesela 6 motorlu ve doğal
olarak başarısız, Sovyet halkı posterlerde gökyüzünü onlarla dolu görse de, epi
topu iki tane üretilmiş, bir tanesi de
1935’de hava gösterisi sırasında düşen, Tupolev ANT-20 “Maxim Gorky” [4] bunlardan (elbette, onun da anıtı
var). Böyle bir şeyi tavana nakşetmenin anlamsızlığı yüzünden nisbeten, (ama
sadece nisbeten) daha başarılı bir tasarım dört motorlu Tupolev TB-3’ü
kullanmışlar (m5). Onun da pek
başarılı olduğu söylenemez ağırlık sorunlarını hiçbir zaman tam olarak çözememiş,
yetersiz bir tasarım olsa da en azından sekiz yüz küsur tane üretilebiliyor.
Köşeli gövde geometrisi, dört motoru ve yanılmaya imkan vermez, bisikleti
andırır, sabit iniş takımları ile hiç şüphe yok, bu bir TB-3. Çocukluğumda
TRT’de arada sırada gösterilen havacılık belgesellerinde kocaman, tuhaf bir
uçağın kanadı üzerinden kayarak atlayan paraşütçülerin bu yöntemi o zaman bile ilkel ve zavallı gelirdi. Yıllar
sonra kanadından kaydıkları alametin de bir TB-3 olduğunu öğrendim.
TB-3 |
Altıncı mozaikte içinden (umarım)
atlamak için seçilmiş uçak daha önce sözünü ettiğim Antonov-25 (m6). Uzun yüksek irtifada az yakıt
harcayarak uçmak için tasarlanmış uzun, ince kanatları [5] ve çenesindeki genişçe motor hava alığı pek şüpheye yer bırakmıyor.
Aerodinamik özelliklerini ve orijinal boyama şeklini on beş numaralı mozaikte oldukça detaylı
olarak görmek mümkün. Tuhaf bir şekilde
son derece başarılı, yine iki tane üretilmiş bu deneysel uçak, esasen Sovyet teknolojisinin uzun menzilli bombardıman
uçağı sorununa yanıtı. Maceralı ve saçmalık dolu birkaç denemeden sonra,
“Stalin’in Şahinleri” 1936 Haziranında 56 saat 20 dakika uçarak 10.000
kilometreye yakın yol kat ederek o çok ihtiyaç duyulan rekorlardan birine sahip
oluyor. Aşırı sevinç bu uçuşun bittiği yer civarındaki birkaç adaya, şehre,
b.ka püsüre üç kişilik mürettebatın adlarının verilmesi ile fiiliyata
geçiyor. Sovyetler birliği içinde
yapılan bu cambazlık Politbüro adamlarına yetmeyince bu defa benzer bir mesafe
ve süre ile Moskova-Portland (Oregon’daki) uçuluyor. Aynı sevinç ve gururu
Moskova’nın göbeğinde metroya inip binenler de 1938’den beri tavanlara bakarak
yaşıyorlar.
Solda, Hindenburg (LZ127) Zürih Üzerinde, Sağda, CCCP-6 Moskova Üzerinde |
Otuzlarda propaganda dendi mi
gökyüzünü karartacak şekilde uçan avcı ve/veya bombardıman uçakları olmazsa olmaz
bir motif. Doğal olarak Sovyetler de seviyor bu işi Hem Kızıl Meydan, özellikle de Spasskaya
Kulesi fon olarak kullanılmaya kullanmaya epey müsait. Yedinci ve onuncu
mozaiklerde kuleyi aynı formda görmek mümkün. Fakat gösterişli bir saat kulesi üzerinde uçan
şeyler fikrinin “yapılmışı var” maalesef! Birinde
– muhtemelen – jenerik iki kanatlı avcı
uçakları (m7), (m19) diğerinde ise
başka bir “milli” medar-ı iftihar, B6
hava gemisi. Bir İtalyan mühendis tarafından tasarlanmış olsa da, Sovyetlerin o
zaman dek ürettiği en büyük ve başarılı hava gemisi. Alman hava gemisi tarafından kırılmış havada
kalma rekorunu kırıyor filan… Sonra, “bir sıçrar çekirge, iki sıçrar çekirge”
hesabı, 1938 Şubatında Murmansk civarında (çok merak ediyorsanız 280 kilometre
güneyinde) dağa çarpıyor. 19 kişilik
mürettebat ve cihaz sizlere ömür. Doğal olarak ona da bir anıt yapılıyor. Kazanın
şubatta olduğu düşünülürse, Eylül 1938’deki metro açılışında CCCP-B6 artık
ancak istasyonun tavanında uçabiliyordu. Üzerinden bu kadar kısa zaman
geçtikten sonra ve temayı değiştirmek imkanı da varken, birkaç ay önce tarumar
olmuş bir hava aracını kullanmak azıcık
tuhaf bence (m17).
CCCP-B6 (Uçuş ve sonrası) |
Balon işi bununla bitmiyor tabii.
Yüksek irtifa baloncuğundan da geri kalmamışlar (m22). Mozaikteki nesne bu defa
üç kişilik -ama tam tabiriyle bu
insanları “yerden kazıyorlar” - başka
bir hüsranın aktörü Osoaviakhim-1. Hidrojen
dolumlu, stratosferik balon Ağustos
1934’deki 7 saatlik ve 22.000 metreye
ulaştığı ilk uçuşunda, alçalma sırasında kaldırma kuvvetinin kaybı nedeniyle
düşer. Kontrolsuz ve – doğal olarak – çok süratli düşüş
sırasında mürettebat gondoladan atlayamaz ve hepsi de yere çarpma sırasında ölür. Kaza büyük
olasılıkla yüksek irtifada fazla kalan balon yüzeyinin aşırı ısınması (“solar radiation” olayı) nedeniyle genleşen
hidrojenin emniyet vanalarından kontrolsüz kaçışından kaynaklanır. Azalan gaza
takviye yapılsa da, normalden süratli gerçekleşen inişteki ani sıcaklı kaybı
yüzünden, eklenen gaz genleşip kaldırıcı
kuvvet oluşturamaz vs. Buna tasarım ve strüktüre ilişkin kabızlıklar da
eklenince; üç kişi Kremlin duvarında (Böyle acayip yollardan ölenleri oraya
gömme adeti var), Osoaviakhim-1’ de
metro istasyonunu duvarında yerini alır (m22).
Osoaviakhim-1 (uçuş ve sonrası) |
Sportif havacılığın temel uğraşı,
uçak uçurmak imkan(sız)lıklar nedeniyle
yaygın olmasa da, otuzlarda
Sovyet halkı kafayı paraşütçülüğe takmış durumda (m18), (m27). Bin dokuz yüz kırk sonlarında ülkede bir milyon
civarında eğitimci paraşütçü olduğu söyleniyor[6]. İtalyan ve Sovyet
paraşütçülerinin savaş öncesi geniş çaplı manevralarını izleyip etkilenen
Almanlar da kendi birliklerini kurarlar. Geliştirilen saldırı taktikleri
arasında hava indirme harekatları önemli bir yer tutmakla birlikte, uygulamada
ancak marjinal faydalar sağlandı.
Almanlar Rotterdam ve Girit’e, İngilizler Arnhem’e Amerikalıların ise
Normandiya ve Ren kıyısına seçkin birliklerle yaptıkları indirmelerin savaşın
gidişini değiştirecek etkileri olmadı. İşin komik tarafı, ülke savaş başladığında
yeryüzündeki en büyük paraşütçü birliklerine sahipti ama iki elleriyle bir
paraşütü doğrultamadıklarından, bunların hiç biri amacına uygun olarak
kullanılmadı.
Mozaiklerden birinde model uçak,
daha doğrusu planör uçuran çocuklar var. Bizde de 30’lar boyunca, neredeyse
yetmişlere kadar okul çocuklarının teşvik edildiği yararlı uğraşlardan biri. Sonra cep telefonu bok püsür çıkınca,
inanılmaz bir emek ve zahmetle yapılan,
çoğunlukla ilk uçurma denemesinde kırılan o narin modellerin pabucu dama atıldı (Neil
Armstrong’da çocukluğunda iflah olmaz bir uçucu model meraklısı). Mozaiklerin
söyledikleri bir bütün olarak ele alındığına bu da yavuz, cevval ve uyanık Sovyet evladı olma diskurunun bir parçası. Tıpkı
annesinin kucağında çocuğun ilgi ile izlediği (m29)
ve sonraki mozaikte (m30) görülen iki motorlu uçaklar, ve nihayet bahar dalları
arasında gördüğümüz dört motorlu bombardıman uçakları gibi. Maalesef iki motorlu uçakların ayırt edici detayları
fazla olmadığı için tip ve model konusunda bir şey söylemek mümkün değil.
Son bir şey daha ; başlardaki (m3-maalesef fotoğrafı yok) ve son mozaikteki şeftali ağacı ve meyveleri (m33) ile buğday teması (m8) muhtemelen Sovyet Halkının
belleğinde halen epey taze ve travmatik tatlar bırakmış büyük kıtlıkla ilgili. Kıtlığın
yaşandığı 193-33’den önce de bu işler sıkıntı. 1920’de ülkenin tahıl üretimi
devrim öncesinin %60 aşağısında. Dolayısıyla tarımsal bolluk ve niteliğe ilişkin
bu türden vurgulara/motifler önemli ve dikkat çekecek biçimde başka metro istasyonlarında ve kentteki diğer
yapılarda da rastlanabiliyor.
İleride temiz bir metro istasyonu
yazısı yazıp, belki selfie filan da eklemek dileği ile…
BvP,
Mozaiklerin ve istasyonun fotoğrafları BvP, Diğerleri internet.
…………………………………………………
[1] Çok güzel çevrilmiş dize Anya von Bremzen’in, Sovyet Dünyasını
çok eğlenceli ve işlek bir dille anlattığı “Sovyet Mutfak Sanatı, Yemek ve Hasret Anıları” adlı kitabından. Aslı şöyle: (anlayacağınızdan değil ama, işte)
“Yesh ananasy, ryabchiniki zhui, Dyeh tvoi posledni prikhodit, burzhui!”
“Devrimin küstah şairi”
nitelemesi de ona ait.
[2] Birsel, Salah: “Ah
Beyoğlu Vah Beyoğlu”,s.99. Sel
Yayıncılık. 2009.
Birsel “Yeni Nesil davasını
ortaya koyan gençler namına” bildiriyi imzalayanlar arasında Abidin Dino ve
Sait Faik’i sayarken, o zamanlar Abidin Dino ve Fikret Adil ile yakın dost
olması dolayısıyla kimi cümlelere Necip Fazıl’ın da elinin değdiğini söylüyor.
Hayat ne tuhaf değil mi ?
[3] Hart, Liddell: “The Other Side of The Hill”, s. 332. Cassel,
London. 1951.
[4] Mesela ilk uçuşunu aynı yıl, 1935’de yapan ve on altı bin
civarında üretilen Douglas DC-3 (Dakota)
1998’e kadar yolcu taşımacılığında kullanılıyor. Alın size ev ödevi: İki uçağı
üretim ve malzeme teknolojisi, strüktür ve aerodinamik
özellikler açısından karşılaştırın. Düşük
teknoloji filan derken bunları kastediyorum.
[5] Lockeed U2 İle karşılaştırın.
[6] Merridal, Catherine: “Ivan’s War: Life and Death in the Red
Army, 1939-1945”, Picador, 2007.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder