Moskova Metrosu (şimdilik) üç
yüz küsür kilometre uzunluğundaki hatları ve (şimdilik) 197 istasyonu ile, yeryüzündeki ikinci büyük metro sistemi.
Yukarını soğuğuna, trafik keşmekeşine takılmadan kolayca seyahat imkanı
sunuyor. Ama işler o kadar basit değil işte. Kente yapılacak her türden gezinin en az yarım gününü köstebek gibi yer altına inip bu
metronun istasyonlarını gezmeye ayırmak
gerekli. Uzun bir zaman aralığında üslendiği ideolojik görevi artık kaybetmiş olan bu çok ilginç yapı
grubu Sovyet sanatı ve “homus sovieticus” hakkında bir şeyler görebilmek için son derece elverişli, etkileyici bir yeraltı müzesi. Üstelik
haftanın yedi günü sabah 05:30 gece
01:30 arası açık…
Smolenskaya | 5 Nisan 1953 | Vestibül : A.F. Strelkov, O.A. Velikoretsky | İstasyon : I.E. Rozhin, G.P. Yakovlev |
Metro sürekli büyüyen önemli bir kentin
toplu taşıma sorunlarına çözüm arayışı olmanın ötesinde, otuzlarda Sovyet
insanının ve yeni serpilen rejimin nelerin üstesinden gelebileceğini dünyaya,
özellikle de batıya ispata yönelik bir
“sosyal sorumluk projesi” olarak ele alınmış. Moskova’yı Dünyanın proleter
başkenti yapma heves ve iddiasındaki yöneticilerin basit ve fonksiyonel olması gereken bir
sistemi gösterişli yeraltı tapınaklarına, saraylarına
dönüştürmesi başlı başına ironik bir durum olmasına, üzerinde düşünülüp, dalga
geçilecek nice zeminler sunmasına, benim de uğraşsam epey edecek lafım olmasına rağmen bu
yazıda gerçek bir gezi bloggeri gibi davranıp, istasyonlardan örnekler vermekle
yetineceğim. Yine de konu ile ilgili entelektüel sevdalarınıza hürmeten, http://russianinmoscow.ruslang.ru/doc/A_metro_o
linkindeki makaleye göz atmanızı öneririm.
Teatralnaya | 11 Eylül 1938 | Vestibül : L.M. Polyakov | İstasyon : I.A. Fomin
|
“İstasyonların adlarını da Kril
alfabesi ile yazmışlar, çıkışın bile nerede olduğu anlaşılmıyor” kapsamı hezeyanları bir kenara bırakırsanız son derece
basit ve iyi işleyen bir sistem bu. Kolay
ulaşılabilir istasyonları, bir buçuk iki
dakikayı aşmayan bekleme süresi ve ucuzluğu müthiş. Vagonların spartan ve fazla modern olmayan görünüşleri istasyonların ve aydınlatma elemanlarının art deco
havası ile birleşince ortaya bir
köhnelik, bir tür “Blade Runner” filmi
atmosferi yaratıyor olsa da, aldanmayın. Gerektiğinde müthiş bir süratle gidebilen (bazı istasyonlar arası mesafe epey
fazla), usturuplu bir şekilde yavaşlayıp, sarsılmadan duran cihazlar, hiç
durmadan gelip gidişleri ve buna bağlı türlü cambazlık, çok sayıda işinin ehli insan
tarafından yönetilen, bakımı yapılan mükemmel
bir sistemi işaret ediyor. Bizim gibilere
de ister istemez “ulan bu metroysa, bizdeki ne?” sorusunu
sormak düşüyor.
Marsça yazılmış bile olsalar, her istasyonun
zemininde kullanmak istediğiniz hattın rengini gösteren yönlü oklar
mevcut. Bu okların takibi ve her yerde
bulunabilen metro haritası (metro çıkışları ve terminallerin tam ortalarında bu haritaların büyüğü ve istasyon adları
Latin harfleri ile yazılı olanları da var)
ile gidilecek yönü kolayca bulmak mümkün.
Turistik cehaletten iyice bunalıp
muhtelif refleksler geliştirmiş Moskova Metrosu bilet satış çalışanları gişe
önündeki hal ve tavrınızdan sıkıntınızı ossat anlayıp, bir kağıda yazdıkları “şu kadar binişe, şu kadar ruble” formülünü
camdan yüzünüze dayıyorlar. Size düşen, müsait miktarda Rus parasını cepten çıkarıp, teyzelere ulaştırmak. Hemen bileti basıp size taktim ediyorlar. Miki camın önündeki çizelgeyi kan dondurucu
bir dikkatle, 8 saniye filan inceleyip 24 saat boyunca sınırsız [1] kullanılabilir
bilet almamızın daha iyi olacağına kanaat getirdi. Pazarlık etmediğine de
ayrıca şükrettim. Çünkü başka ülkelerde gözüne kestirdiği müzelere bizim “Müzekart”
la girme teşebbüsleri, üstelik başarmışlığı var. Bu biletler ayrıca o kentte de bulunan “Hafif Metro”
saçmalığında, hala mevcut ve kullanılan “Troleybüs” [2] acayipliğinde ve Otobüslerde de kullanılabiliyor. Ez cümle, şu mavi kartlardan bir tane edinmek kentte yapılabilecek en makul işlerden biri.
Kentteki dikkate değer her
istasyona girip çıkacak, dikkatle
bakacak vaktimiz olmadı doğal olarak. O yüzden bu yazının sonrası dikkatimi
çeken ve fotoğraflayabildiğim birkaçını içeriyor. Gelecekteki seyahatlerde listeyi zenginleştirmeyi ümit ediyorum.
Lubyanka | 15 Mayıs 1938 | Vestibül:N.A Ladovsky | İstasyon : D.F. Friedman, I.I. Loveliko |
……………
Bvp, Fotoğraflar: BvP
[1] 24. Saatin ne zaman
biteceğini akılda tutmakta, hatta bir yerlere
yazmakta yarar olabilir.
[2] Otobüs biçiminde ama elektrikle
çalışan bu araçlardan altmış ve yetmişlerde İstanbul’da Taksim-Bebek hattında da kullanılırdı.
Düz, kıvrımsız geniş yollar ve sıkışık olmayan bir trafik için
tasarlanmış İtalyan malı bu cihazların
“boynuzları”, dar ve keskin virajlı İstanbul yollarında elektrik
aldıkları hattan çıkar, şoför de inip yerine takardı. Galiba seksenlerde
taburcu oldular. Ama Moskova’dakilerin boynuzu filan çıkmıyor, şakır şakır
çalışıyorlar.
2 yorum:
efendim ordaki metroysa burdaki de metrobüs. şu mavikart kaç rubleydi?
Evet, metro dediğin her yerde olan bişey, oysa bir "metrobüs"?
moskovamavikartı ne kadardı hatırlamıyoruz amma öyle can acıtır marka değildi.
Yorum Gönder