Yıllar geçiyor, görmüş geçirmiş, geçirilmiş bir orta yaşlı beyefendiye dönüşüyorum yavaşça. Buna rağmen televizyonlarda gösterilen şu parfüm reklamları karşısında duyduğum dehşet ve şaşkınlık geçmiyor. Aslında iki dakka insan olsam; durup, petrokimya endüstrisinin [1] bu akıl almaz marifetlerini, idrar tahlili için kaba doldurulandan daha az bir sıvıyı bu paralara dayama başarısını gösteren modacıları, marketing bilmemnelerini, reklamlardaki o, dağ bayır motosikletle seyahat ederken ama fakat, çantasında parfüm bulundurmayı ihmal etmeyen o tipleri falan taktir etmem gerekir. Ama, yapamıyorum bi türlü.
Hediye alınması (gerekli), icat edilmiş her gün öncesinde, gittikçe artıyorlar. Yılbaşı, anneler günü, sevgililer günü, babalar gününün gelişini, ne kadar az kaldığını yoğunlaşmalarına bakarak kestirmek olası. Reklam yaratıcılığındaki diğer öğeler gibi, bunlar da saptanabilir klişelerden oluşuyor sanki. Ana mesaj “Sür şu şişedekini, karşı cinsin en kralını yamultmazsan şerefsizim”. Aslında ıskalanan, öyle gece elbiseli, yavru gibi karılar hangi sağlıklı erkeğe sürtünse, koluna bacağına yapışsa… Eh, parfüm mes’elesinin içinde bulunulan durumda pek de ehemmiyete haiz olmayacağını tecrübelerimle söyleyebilirim.
Anneler günü cinliği yüzünden iştah epey kabardığından, sonda yavşak bir tonlama ve vurgu ile markanın adı söylenen sıra işi yaratıcılık yine diz boyu. Ama ben anneler günü için en uygun olan iki tanesini çok beğeniyorum. Pahalı bir orospu olduğundan fevkalade emin olduğum genç ve güzel kadın (siz ne sanmıştınız ki?) eski bir otelin yemek salonunu andırır mekanına kurulu dağınık yataktaki ilik gibi oğlanı sabahleyin yatakta donla bırakıp, doğan gün ile yeni maceralara doğru yola koyulur. Oğlan ise gece boyu kullanılmış, kirletilmiş ve çaresizdir. Yastığı koklamaktan başka çaresi var gibi de görünmemektedir.
Diğeri daha bir yaratıcı sanki… Eski bir otelin yemek salonunu andırır mekanına kurulu dağınık yataktaki ilik gibi yavruyu, sabahleyin yatakta -anadan üryan olması kuvvetle muhtemel- bırakıp, doğan gün ile birlikte çizgili denizci tişörtünü kaslı vücuduna geçirir. Ya denizcidir. Ya da, öyle bir boğuşmanın devrisi günü bu işlere tövbelenip, elini ayağını çekecek, donanmaya katılarak ibne olacaktır. Yavru ise gece boyu kullanılmış, kirletilmiş ve çaresizdir. Yastığı koklamaktan başka çaresi var gibi de görünmemektedir.
Buradan ilgililere sesleniyorum, göreve çağırıyorum. Elleri öpülesi, bastığı yerde gül biter, mübarek analarımıza layık görülen hediye bu mudur! Yok mu bir merci, bir şey? Hale bakınız. Bir tanesinde, herifin birinin yatağından saç baş darmadağın kalkıp giden kaltak. Diğerinde, sabahında ibne olmaya karar vermiş bir herifin terk ettiği kaltak.
.....
Neyin parfümü yapılmalı biliyor musunuz? Güneşin dağ-tepe arkasına devrildiği, havanın kaldığı, suların durduğu, ufacık yengeçlerin yürüyüşü duyulabilir yaz akşamüstleri, kayaların üzerinde, eğri büğrü alüminyum bir tepsideki balıkları ayıklar ya insan. Hah, o kokunun işte. Ama yapmazlar ki, amına koduğum.
Haydi, Selametle.
[1] Di metil ftalein, di etil ftalein, benzibutil ftalein, di oktil ftalein, ftal anhidrit, tetralit, eksaltoit, siklopentadkanolid… Ne sanıyordunuz ? Bu parfümleri cami avlusunda üzerinize enjektörle hacı yağı sıkan amcalar benzerlerinin, sizlere “sandal ağacı”, “misk” ve “baharatları” distile edip hazırladığını mı ? Ötesini merakta sakınca görmüyorsanız : Greenpeace'in Parfüm Raporu
Edited By Miki
2 yorum:
Deniz kokusu satıyorlardı bir ara baronum.Senin dediklerin de eminim çok kişi tarafından alınır. Bu arada parfüm sektörü çok "kaltak ve ibnemsi" bir sektörümüş bunu da öğrendik.
Not: Sen orta yaşlıysan ben ergenim! :))
bu reklam serisi hakkinda benim de 2 cift lafim olacak.
Birinci versiyonda yatakta birakilan adam ipne midir? Hayatimda pek cok defa uyandim ve yataktan kalktim. Ama hic gotumu havaya kaldirip, belimden bukulerek dogrulmaya calismadim.
Ikinci versiyonda da, adamimiz net ipne zaten, bunu hic tartismiyorum bile. Eminim ki Blue Oyster'dan taze cikmistir arkadas.
Diger bir detay da, o kadar atesli, sevhetli, yorucu ve kirletici bir geceden sonra nasil olup da yatakta birakilan yavrularimiz ic camasirlarini giyecek mecali kendilerinde bulabiliyorlar. Hani onden arkadan kullanilmislardi? Hani her taraflari kirletilmisti?
Yalan, kulliyen yalan hem de...
Bence giden arkadaslarin gitme sebebi, butun gece onca bogusmaya, orala, hapa ve teselliye karsin adam olup da halvete girisemediklerinden ve sabah olup da gun isigiyla diger elemanin yuzune bakma cesaretleri olmadigindan gidiyorlar. Suratlarindaki gevrek ve ukala gulumsemenin sebebi de sahip olduklari gerzekce ve narsist ozguvenlerinden kaynakli "zaten kari/adam cok guzel degildi", "zaten bugun discimle randevum vardi, iyi ki agzima attirmadi", "zaten dun fener gene yenemedi", "ucuncu tabak kurufasulyeyi yemiycektim, gaz yapti" seklinde kendi kendilerine yarattiklari avuntulardan kaynakli sahte mutluluk ifadeleridir(uff amma uzun oldu, basini unuttum wala).
Yatakta kalan arkadaslarin da hiiic yastiktaki osuruk kokusunu, gece boyunca yastiga akmis salya kokusunu kokladigini sanmiyorum. tam tersine, "gel la bura a.kodugumun, daha dogru durust bi ikisemedik, nereye gidion" narasini attiklarini dusunuyorum.
biraz fazla yordum ama olsun...
saygiyla sunulur efem
Oscar
Yorum Gönder