Emsallerine faiktir

Temmuz 12, 2009

Yüz "Tır'nan" Gelen Adam

Michael Jackson’un öldüğünü esefle öğrendim ve birkaç gün süreyle, bu bilginin ezici ağırlığından kurtulamadım. Yaşamımı kolaylaştırma adına, kategorik olarak gazete radyo ve televizyondan kaçınıyor olmama rağmen, takdir-i ilahi Maykıl’ı Los Angeles’de, beni de, Maltepe – Üstbostancı arasında gelip buldu maalesef.

Radyodan bu elim haberi, yurdumun birinciye gelen organizatörlerinden birinin onunla ilgili anılarını naklederken öğrendim. Sürekli ağzında tatlı bir şeyi emermiş gibi konuşan bu mühim zat bize “Maykıl’nan” ahbaplığını, Yurdumuza ilk defa “yüz tır'nan” gelinip verilen bir pop konserinin yüce Türk Milleti’nin ufkundaki patlamayı, açılımları anlatıyordu. Onu, Türkiye’ye getirmek için hiçbir fedakarlıktan kaçınmamış, “Maykıl’nan” kişisel ilişkisinin yardımı ile başarmıştı işi… İçinden çıktığı bu topluma görevini yerine getirmiş olmanın gururunu ses tonundan sezdim hemen. Fakat, bu iş nasıl oluyordu onu anlamamıştım. Bu organizatör nasıl hemen bulunup buluşturulup stüdyoya çağrılıp konuşturulabiliyordu? Diyelim; Afyon Oruçoğlu kaplıcalarında iken adamcağızı arayıp, “ismi lazım değil abi; Maykıl Ceksın sizlere ömür, bi bizim sütüdyoya gelsen de, şu yüz tır'nan gelip verdiği konseri anlatsan, gözünün yaanı yidiim?” mı deniyor? Adamın telefonu boku püsürü nasıl bu kadar çabuk bulunuyor? Afyon Otogarından stüdyoya mı ışınlanıyor bizim organizatör? İnsanların Los Angeles’de ölen bir pop şarkıcısı ile ilgili görüş ve anılarını bizimle paylaşmak için gösterdikleri bu çaba yüreğimi yakıyor. Fakat, devrisi gün televizyonda ana haber bülteni haber sunucusu yavrunun iki adet uzman ile yaptığı söyleşi yürek paralayıcıydı... Mevtanın müzikalitesi hakkında fikir beyan edecek insanları bulup çıkaran bu televizyonculuk hadisesi karşısında ben de şapka çıkardım hakkaten. Yurt genelinde 20-25 dakika boyunca tüketilen elektriğe de yanmamak mümkün değil ya, ne çare...


Burada gerçekten merak ettiğim bir husus var. Televizyon kanallarının elinde çok kapsamlı bir veri tabanı olmalı. Diyelim: yirmi kasım 2009’da Howard Wilson Tindall Jr.’ın ondördüncü ölüm yıl dönümünde veya, yirmi temmuz 2009’da aya inişin 40. Yıl dönümünde, televizyona çıkarmak için ellerinde yörünge mekaniği konusunda uzman birilerinin adı, adresi, cep telefonu numaraları olmalı. "Tak", bulup çağrılıyor insanlar. Bu, “konunun uzmanları” fenomeni ciddi olarak incelenmesi gereken bir konu aslında. Bildiğini aklının erdiği kadarı ile anlatma yeteneğine sahip bu “uzman”ları her defasında muazzam bir şaşkınlıkla izliyorum. Karpuzun akşam yemeğinden kaç dakika sonra yenmesi konusu ile Maykıl Ceksın arasında, hemen her konudaki bu uzman bolluğu bende “Allah belanızı versin” refleksini tetikliyor ister istemez.
Yörünge mekaniği, dolayısıyla Ay’a iniş daha kavranabilir bir fenomen benim için. Ama, görüntüsünün gerçekliğinden bile emin olamadığım, tümüyle illüzyon şu “şey”, – bu bağlamda çizgi roman kahramanlarından farkı yok- fazla akıllı olmayan bir birey olarak bana fazla bir anlam ifade etmiyor. Maykıl Ceksın ile ilgili aklımda kalanlar; kutsal mekan “Neverland”daki atlı karınca, orta yaşlı bir pezevengi anıştıran baba Ceksın, kedi yavrusu gibi tutarak öz evladını pencereden gazetecilere gösteriş ve çok duyarlı, ince bu adam-çocuğun cinsel gelişimini tamamlamamış homosapiens’lere hastalıklı ilgisi... Gezegenimizin kültürel birikimine yaptığı cömert katkılardan, NTV akşam haberlerine çıkan uzmanlar bizleri aydınlatana dek bilgim yoktu işin açığı… Onların hiç biri çocuklara olan ilgisinden bahsetmedi, uzmanlık diye buna derim işte. Dar bir alana yoğunlaşmış ilgi ve bilgi. Hadi, organizatör başka hesaplar yapıyor, onun için Maykıl Ceksın yüz adet dizel motorlu kamyonu ifade ediyor, anladım. Olabilir. Ama, haber sunucusu yavru neden söz konusu defodan hiç söz etmiyor?

Buna rağmen, benim gönlüm hala, pedofil olmadığından emin olduğum Howard Wilson Tindall Jr.’dan yana! Yüce Allah’ım bu olağanüstü zeki insana gani gani rahmet eylesin. Amin!
Edited By Miki

Hiç yorum yok: