Emsallerine faiktir

Kasım 11, 2013

Geri Zekalılar İçin Televizyon Haberciliği 101


A /  B / C |  Beyoğlu | Ağustos 2013
Mesleği “medya üzerine” düşünüyoruz ha? Televizyon mu?... Güzeel. İşte size başarı garantili birkaç tüyo. Ne denli geniş ölçüde uygularsanız başarınız o denli garanti altında. Hadi hayırlısı.
Dünyadaki en önemli ülkenin yaşadığınız yer olduğunu düşünün. Yeryüzünün geri kalanında neler olduğunu hiç önemsemeyin. Hatta başka ülkeler, kültürler, önemli politik gelişmeler olduğunu düşünmeseniz daha da iyi olur. İlla Dünyanın geri kalanı ile ilgili haberler vermeniz gerekiyorsa, bu Tayland hayvanat bahçesinde yeni doğmuş fil yavruları veya Rio Karnavalı olsun. Anlamlı, önemli, gerçek haberler verip, sizin ve sizin gibi geri zekalıların yaptıklarına aval aval aval bakan geri zekalıları zihnen mağdur etmek istemezsiniz herhalde.
Aslında, dış haber konusunda sıkıntınız olmayacak. Tepe tepe kullanabileceğiniz iç ve dış haberlere bir bakalım:
Yılda Bir kez kullanma garantili ve güzeldirler. Çok ekmek çıkar,  ne var ki yılda bir kere yapılabilir. Ama, ilginçliği ve güzelliği nadirliğindedir işte. O yüzden mutlaka her yıl kaçırmadan yapın!
-Güney Yarımkürede Yeni yılın ertesi günü:  Avustralya sahillerinde noel baba kıyafeti ile sörf yapanlar.
 -Takvimsel döngünün güneş etrafında dönen bir cismin her yerinde aynı olmadığı kavrayamayan geri zekalılar için, sizin bulunduğunuz zaman bölgesinde önce yeni yıla girilmesi ve bunun şaşırtıcılığı, havai fişek gösterileri vs.
- Rio Karnavalı: İşi kolayca “Kıçı başı ortada göbek ata ata gezen karılar” şeklinde sunabileceğiniz bol miktarda malzeme. Elbette böyle demeyeceksiniz ama; siz de, malınızın tükeyicisi “mal” lar da, esas amacınızın yarı çıplak karı, bacak filan göstermek olduğunu bilecek.  Ne yani, sizin programlarınızı seyredenler geri zekalı mı?
Aslında biraz kafanızı çalıştırırsanız buradan, bu karnaval, marnaval işinden çok ekmek çıkar (Yarı çıplak karı şeyini demiyorum, o zaten cepte). Ülkenizde olan biteni,  olan bitenin orjinali ile ilişkilendirerek haber yapmak hala aklınıza gelmedi mi?
Mesela yaz boyunca bir kere bile “Bodrum geceleri Rio Karnavalı gibi” haberi  yapmadıysanız, sıçayım sizin haberciliğinize…
İç haberlerde de  klişe tekrarının sonu ve sorunu yok elbette. O bakımdan rahat olun.  Her şey biri içine öylesine girmiştir, tekrar öylesine iç bayıcıdır ki, kurala uygun bir sıralama yapmak çok zor. Yine de bi parça deneyelim:
- Kurban Bayramı:  Toynaklı hayvanlarla çevrili çamurluk bir alanda birbirinin elini sallayarak ne dediği anlaşılmaz bir halde bağırıp çağıran insanlar. Kaçan dana.   Siyasi parti başkanlarının bu hercümercin içinde dolaşırken gösterenleri de sevilen bir temadır. Sakın ihmal etmeyin. Ama bayram potansiyeli öyle kolay bitip tükenecek gibi değildir: Siyasi parti merkezlerinde bayramlaşma görüntüleri. Ünlüler bayram tatilini nerede geçirdi? Bayram tatilinin ilk ve son günlerinde otogar ve havaalanlarındaki sıkışıklık (otogardan filan bir iki hıyar bulun,  konuşturtun. Onlar otobüs şirketlerinin ek sefer koyduğundan, korsan otobüs şirketlerinden, bunların yolcu çaldığından, onlara “itibar” edilmemesinden filan bahsetsinler). Bayram dönüşü kazaları: Kurban ve Ramazan bayramı (veya uzun süreli her türlü ulusal tatil)  ile ilgili otogar ve havaalanı motifini yeni yıl tatili için de format değiştirmeden kullanabilirsiniz tabii.
- Yeni yıl: Hazırlıkları/ Gecesi/ Ertesi Günü: Dediğim gibi, bu muazzam haber ne yazık ki senede yalnızca bir kez kullanılabilmektedir. Oysa sizin ve haberinizi tüketecek geri zekalıların sevdiği her tür klişe ile doludur. Esnafın alışverişten “yüzü gülüyor”, öküz yiyip içmeyi düşünenleri “uzmanlar uyarıyor”, yılbaşı gecesi eğlence yerlerine asayiş ve mali şube ekipleri “göz açtırmayacak” haberleri yapabilirsiniz. Ha, bir de o hiç yapılmamış; kimsenin aklına gelmeyen, pahalı eğlence yerlerinin menü ve fiyatları ile de haber yapmalısınız. Daha da ilginci, yeni yılın ilk bebeği ve yeni yıla çalışarak girenlerle ilgili olanlardır. Uzun yol kaptanları, otobüs şoförleri, acil servis çalışanları, sınırda nöbet tutanlar filan… Birazını da siz bulun. Ne yani, geri zekalı mısınız?
Fakaat yeni yıl haberinin yüzük taşı, şu büyük ikramiye çıktığında yapılabilecekler /alınabilecekler ve günlük faiz hesabıdır. Etraf o para çıktığında ne yapacağını bir tamam düşünmüş, belirlemiş ve kamuoyu ile paylaşmaya hazır insan evlatları ile doludur nasıl olsa. “Haber”in tıraş bölümü (aslında “tıraş bölümü” deyip bütüne hakaret ediyorum ya, olur o kadar artık) sırasında görüntü para sayma makinasından süratle akıp giden banknotlar olsa çok fena ve sıra dışı olur.
Yıl içinde birkaç kere kullansanız bile sizi seyreden geri zekalıların sıkılmayacağı haberler:
- Bilmemnere hayvanat bahçesinde yeni doğmuş sevimli filler, sevimli kaplanlar, sevimli ayılar,  “sevimli”  sıfatı eklemlenebilecek her tür organizma. “Yaramaz (……)’lar çocukların sevgilisi oldular”, Sevimli pantolon balıkları özellikle genç kadınların sevgilisi oldu”şeklinde yorumlarla da bu büyük  gazetecilik başarınızı zenginleştirebilirsiniz.
 Şenlik ve Festivaller: Çeşitli zerzevat festivalleri, hayvanat güreşleri, Skkibaba Dağı  Bozayı Kutlama Şenlikleri, Dingildek Yaylası Çelik Çomak  Festivali, 999. Şekerlimonağda Şenlikleri. Nasıl olsa ülkemizde bu tür şenliklerin sıkıntısı yoktur. Biraz hayal gücü ile kendi festivalinizi bile yaratabilirsiniz.
Görüntü olarak da davul zurna, güneşi kestiği gibi azıcık hava akımını da kesen yarı şeffaf sentetik branda altında önleri alçak birer sehpa süslü alçak büro koltuklarına çökmüş güneş gözlüklü, kötü kesimli takım elbiseli yerel yönetici/politikacılar rahatlıkla kullanılabilir.
Ne demiştim? Klişelerden korkmayın, bolca kullanın:
- Bir şey fiyatının “el yakması”! Kurban Bayramına girilirken “kurban fiyatları el yakıyor” dan tutun, okullar açılana yakın yapılan, “okul alışverişi el yakıyor” haberleri. Ayrıca her yıl sonbaharda biberin, domatesin fiyatının artışı üzerine odaklanın, bu fırsatı iyi değerlendirin.
- Vatandaşın veya esnafın  “yüzünün gülmesi”: Vatandaş veya esnaf. Önemli değil; nasıl olsa sorunu ve sorunla ilişkili grubu şemalaştırmanın kıçını çıkarıyoruz, istediğiniz özneyi kullanabilirsiniz. Antalya’ya gelen turist esnafın, altın ya da bilmemnebok düşünce vatandaşın; hamsi, istavrit gibi balıklar ucuzlayınca her ikisinin “yüzü güldü”  haberi yapın. Tersi: (Bkz) El yakıyor.
 [Çeyrek altın almak için kuyumcuya gelen Ümit Korkmaz da düşen fiyatların vatandaşın yüzünü güldürdüğünü ifade etti. Korkmaz, "Umarım fiyatlar böyle devam eder. Evliliğe hazırlananların umudu bu düşüşün devam etmesinde" diye konuştu.]
-“Diye konuşmak”, “Şeklinde konuşmak”: Aklınızda olsun, ihmal etmeyin. Özellikle spor haberlerinde “Tecrübeli teknik adam” diye başlayan cümleleri “şeklinde konuştu” olarak bitirebilirsiniz. Arasında ne bok olduğu zaten ne sizin, ne sizi işe alanın ve ne de yaptığınız şeyi dinleyen/izleyenin umurunda değil.
-“Renkli görüntülere sahne olmak”: Güzellik yarışması için Türkiye’ye gelmiş bir sürü salak karının bilmemnepaşa hamamına götürülerek, göt, bacak göstererek çeşitli maymunluklar yapmaları. Şimdi bu durumdan bir  “renkli görüntülere sahne oldu” haberi yapsanız fena mı olur?
 “Düğmeye basmak”:  Çok, ama çok önemlidir. Her konuda her durumda her zaman düğmeye basılabilir. Bir deneme yapalım,  Hürriyet Gazetesinin internet sayfasındaki arama bölümüne “düğmeye basıldı” yazalım: Ne oldu? Gördünüz değil mi ebenizin düğmesini? Ben bu yazıyı yazdığımda, 2013-1997 yılları arasında toplam 682 kez düğmeye basılmıştı! Site istatistiklerine göre 2008’de 86 kez, 2013’de 59 kez basılmış düğmeye. Futbolda 17 kez, Ekonomide 99 kez (yıllar içinde o düğme basıla basıla yalama oldu sanki).   Politikada ise 10 kez düğmeye basılmış.
[GEZİ Parkı olaylarıyla gündeme oturan polis TOMA’larının daha sağlam versiyonları için düğmeye basıldı.]
[20 cent zam için bu eylemler yapılmıyor Brezilya gibi. ‘Sağlıkta şu yapılmadı’ diye yapılmıyor. Ben Brezilya’da oynanan oyunun da aynı merkezden düğmeye basılmak suretiyle yapıldığına inanıyorum.] Her yerden basılabiliyor o düğmeye, herkes basabilir.
[Seks filmi oynatılan 2 sinemada da film izleyen polis memurlarına yanaşan bazı kişilerin eşcinsel ilişki teklifinde bulunması üzerine operasyon için düğmeye basıldı.]
Başka yararlı klişeleri; “Kuş uçurtulmadı”, “o görüntüler yetkilileri harekete geçirdi”,  “geniş çaplı soruşturma başlatıldı”, “o anları anlatıyor” gibi… Yazarak şansınızı deneyebilir, hoşça vakit geçirebilir ve haberciliğinizi geliştirebilirsiniz. Örneğin yukarıda sözünü ettiğim o muazzam “Tecrübeli teknik adam” klişesi 1997-2013 yıllarda arasında tam 2.459 kez kullanılmış! Bu kadar çok kullanılmasının sebebi yurdun dört bir yanının vıcır vıcır  “tecrübeli teknik adam” olması aslında.
[PTT 1. Lig'de 4 bin taraftarının önünde 1461 Trabzon'a 2-0 yenilerek 3'te 3 yapma fırsatını kaçıran Bucaspor'da Teknik Direktör Kemal Kılıç günah çıkardı.  “Takımımı ilk kez bu kadar kötü gördüm” diyen tecrübeli teknik adam, üretkenlikten uzak bir görüntü sergilediklerini belirterek, özellikle hücum bölgesinde çok etkisiz kaldıklarını dile getirdi.]

 
Uzman etkisi: büyüktür. Üstelik bu coğrafyada “uzman” kadar bol bir şey yoktur. Her şeyin uzmanı kolayca bulunur ve çok heveskar olurlar. Sayısız üniversite ve sayısız “ünivers” erbabı ne güne duruyor? Çağırın birini veya bir kaçını… En son rastladığım, “kurbanlık hayvanların hormonlu yemle beslenip beslenmediğini saptama uzmanı” idi. “Uzmanlar uyarıyor” kadar etkileyici bir şey duydun mu sen?
Ama,  o da bir dahaki sefere, kısmetse… Sen şu diğer tavsiyeleri uygula, gerisi kendiliğinden gelir.
Ahlak Evrensel Değildir | Kadıköy | Aralık 2012

Hadi Hayırlı Tıraşlar…
BvP
Fotoğraf BvP 
Edited by Miki

Kasım 10, 2013

Rabindranath Tagore Caddesi ve Limbo


Altına anlamlı, usturuplu bir şey yazmak için çok uğraştım... Ama olmadı !

Şu bloğu yazmaya başladığımdan beri dehşetle fark ettiğim hususlardan biri de, yazdığım o saçma sapan şeylerin okunuyor olduğu!  Hem bu okuyanların önemli bir kısmı belli ki akıllı uslu, okumuş etmiş  kimseler. Dahi manasına gelen “de” yi , soru kipi “mi” yi filan ayrı  yazıyorlar.  Bazen öyle şeylere parmak basıyorlar, öyle taleplerde bulunuyorlar ki insanın hamiyetinden gözleri yaşarıyor. Mesela, Bompay Segundo isimli şahıs Ankara’da o kadar acayiplik varken belli bir yapıya  takmış kafayı, onunla ilgili ahkam talebinde bulunuyor. Yahu hemşerim, bu nasıl iştir? Elbette görmüşlüğümüz, kafa yormuşluğumuz var da, ya hiç bilmediğimiz bir yerden geleydi… O zaman ne halt edecektik? Hem, nebleyim bu işlerin belli bir programı var, şeyi var. Programı dahilinde yazıyoruz işte. Ama yine de; okuyanımızdır, velinimettir  demek sureti ile, iki çift laf edelim:

Atakule’den yukarı, Or-An’a doğru çıkan bir cadde var.  Zenginleşen lümpen taşralılığın yapıtları ile bezeli Turan Güneş Caddesi. Yollara bürokrat, devlet adamı ismi vermek Başkent’te oldukça sevilen bir uğraş. Örneğin Turan Güneş, “Ziya-ür Rahman Caddesi” ile “Simon Bolivar Bulvarı”nın kesiştiği yerden başlıyor!   Cinnah, Konrad Adenauer Caddeleri gırla. İnsanın gözleri “Dean Gooderham Acheson”(hem Konrad’ın ruh gibi ahbabı bu dışişleri bakanı) veya   “Robert Strange Mc Namara” bulvarları da arıyor ya, heyhat. Fakat Turan Güneş Caddesine paralel başka bir yol var ki, akıllara zarar başka bir mühim şahsiyete atfetilmiş:  Rabindranath Tagore !

Esas olarak  iyi niyetli ve  soylu denebilecek çabanın artık sanki bu onurlandırma ile iyiden iyiye boku çıkmış görünüyor.  Son nüfus sayımında 3.203.362 kişi olarak hesaplanan Ankara merkez nüfustan kaç kişinin “Rabindranath” adını telaffuz edebileceğini merak etsem, nefret suçu işlemiş sayılır mıyım? Adamcağızın kim olduğunu, ne iş yapmış olduğunu hiç sormamak en iyisi…

Parlak şairin adını taşıyan bu güzide caddede, alt başlarda bir yapı var. Sığ taşra beğenisinin bir adım ötesi ile lunapark korku tüneli girişinin hemen dışındaki o mimari limbo’da duruyor. Binadan söz etmemi isteyenin damağında Gaudi tadı bırakmış olsa da maalesef gerçek bu. İşverenin“Azizim, apartmanımız Rabindranath Tagore caddesinde olacak, yani  buraya öyle dümdüz bir şey yapamayız. Kendisi  şiirin ölümsüz ismiyse, Biz de sanatın başka bir dalının evrenselliğini, vazgeçilmezliğini vurgulayalım. Mimari en uygunu. Mesela… Hah,  Gaudi’yi çağrıştıran bir şeye ne dersiniz?” demiş olamayacağını hepimiz biliyoruz. 

Türkiye’ye özgü bir rant liberalizmi içinde – aslında -  dağın başına inşa edilmiş, kendininki gibi beş para etmez apartman yığınları arasında farklı olmaktan, dikkat çekmekten başka bir kaygısı yok. Fakat, nasıl anlatılabilir, tuhaflığın neresine oturtulur bilemiyorum. Anlam üretmek için kullanılabilecek yöntemler yetersiz kalıyor.  Şey de diyebilirim tabii:  “cephe ve kütle kurgusunda formellikten kaçınarak, bir cephe dilinin oluşmasında çözümü kütle hareketleri ile zorlamak yerine yüzeylerde aranmış!” Ama demeyeceğim.  Bir taraftan bakıldığında “Fantastic Four” daki  “Şey”in garsoniyeriymiş gibi duruyor. Daha uzun süre bakılırsa merkez aksı omurga gibi görüp,  yatayları da kaburgaya benzetme imkanı var.  Bazen de, alışveriş merkezlerinin çocuk eğlendirme bölümlerindeki “Yağmur Ormanları”, “Dinozorlar Çağına Yolculuk” temalı para tuzaklarının giriş cephesi sanki. Ağaç gövdeleri, yeşillikler, filan…. Her şey yeterince tuhaf değilmiş gibi, işi daha da içinden çıkılmaz hale getiren şu  pencereleri de su, şelale vb. olarak ta hayal mümkün.  Yani; anlamlandırma, yorum ve aşırı yorumdan kaçınmak lazım bu “eser” karşısında.  Mimarın amacı, ürünün gerçeği  neyse ne. Fakat  bildirişim kuramı da (information theory)  anlamın niteliğiyle değil, niceliği ile ilgili değil mi?  

Yapının anlam ve amacı mimari eğilimlerle değil de (mimari bir ürün değil çünkü)  Türkiye’deki genel kültürel zemin üzerinden değerlendirilecekse, ideolojisi  mevcut kültürel kaosta “denişik” olarak var olabilme çabasının yarattığı bir anlamsızlık  olarak görülebilir. Ya da basitçe, tarıma dayalı bir ülkede tarım teknolojisine geçişin gecikmesi ile köylünün kente göçü sonucu kırsal yapıdan kurtulamamış  bir kentin absürd  kültürel-mekansal  alaşımları olarak değerlendirin.  O daha sakinleştirici…

Belki de bina ile ilgili  tek –acı-  gerçek/anlam, cephenin bir bölümünün işgal eden “Çocuk gelişimi ve eğitimi danışmalığı” tabelası. Böyle bir mekanda mukim uzmanlarla çocuk gelişimi hususunda “istişare” eminim ilginç olurdu.

Hadi, Allah rahatsızlık versin.

BvP

Edited By Miki 

Fotoğraf: BvP