Emsallerine faiktir

Temmuz 26, 2009

Light Amplification by Stimulated Emission of Radiation

...ile oynarsan yakarsın insanların orasını burasını işte böyle. Hamfendiye üzülmemek elde mi? Gidiyorsun merkeze, “kaymak” olacak diye... Nihayetinde yakıyorlar cayır cayır...

Bu çok ilginç ve yararlı, ufuk açıcı haberde karanlıkta kalan bazı noktaları tartışsam, entelleküel kimliğim gözünüzde darbe alır mı?
Birinci konu ve hiç anlamadığım: bu tür bir rezillikten/haberden insanların, gazetelerin özel olarak DHA (Doğan Haber Ajansı) muhabirinin nasıl haberi olduğu. Muhabir makamında otururken telefon çalıp, birisi filmlerdeki gibi; “abi, lazerle epilasyon yaparken, kadının bla bla bla”? Yoksa, Mağdure mi açıp telefonu bildiriyor? Yüz yüze görüşme talep etmiş olabilir mi M.T.? Neticede, vücudun coğrafyasında öyle bir yerde ki bu tahribat alanı, öyle “şak” diye de söyleyemez insan.

Haber bir taraftan son derece enformatif, diğer taraftan bazı noktaları bilerek karanlıkta bırakıyor gibi. Bizlere bir tür ne bileyim, polisiye roman şeyi yaşatıyor. Burada Erol Akkır’ın ustalığına şapka çıkartmamak elde değil.

Başlığı okurken ürperiyoruz: “Lazerle epilasyon yaparken kadının vajinasını yaktılar” iki tür okuma yapılabilecek cümle bu. Sanki ters giden, şirazesinden çıkmış bir bilimsel deneyden söz ediliyor. “Amatör imkanlarla siklotron yapmaya çalışıyorduk, sonra nasıl oldu bilemiyorum, arkadaşın vajina’da yanıvermiş bulundu” gibi! Bir edilgenlik, kontrolsüzlük var işin içinde. Diğer okuma ise biraz daha tatsız; yakıcılar daha bir donanımlı, ne yaptıklarını bilir haldeler: Banka soygunu esnasında etrafa ateş açıp birilerini ağır yaralamak gibi. İlkinde vajinada hasara sebebiyet verenin edilgen salaklığı söz konuyken, ikinci durumda işin içine bir parça sadizm, bilinçli bir kötülük dürtüsü karışıyor.
“Epilasyon sırasında çok canım yandı”

Bu haberlerin bir güzel tarafı da, okuyucunun işin zaman boyutu ile kafasının karıştırılmaması: haberin yayınlandığı tarih ile bu tensel facia arasında güncellik açısından bir ilişkisizlik haberi ebedi kılıyor. Öyle ya; Antalyalı M.T.’nin vajinasının yanışı bilgisine ulaşmamızın ne zaman olacağı çok da önemli değil . Bu facianın/haberin gazetede var oluş anının; sayfa düzeni, gazetenin "gündem” adlı sayfalarının doluluğu ile yakın bir ilişkisi var. Fakat zaman adlı karmaşık olgu bir şekilde müdahil habere ve kafamızı karıştırmaya devam ediyor. M.T. birer hafta arayla iki defa girdiği iki seansta, genital bölgesinde, yani vajinasında yanık oluşmuş. (Gazete burada eğitici misyonu gereği bize facianın tam yerini tarif ediyor. “Genital bölge”! OHAL Bölgesi falan gibi bir yer olmalı bu, ama biraz daha aşağıda). İnsanın aklına hemen “peki, M.T.'nin makinayı daha birinci seansta yaktılarsa, niye o zaman inatla ikinciye devam etmiş, biraz daha yansın diye mi”? İnsan bu kadar saf olabilir mi ? Hadi, haberi yapan Erol bey saf, yoksa bizler mi safız?

Alınan rapor “Birinci ve İkinci derece yanık”. Maalesef haber bu açıdan da çok net değil. Acaba bazı bölgeler birinci, bazı bölgeler ikinci derece mi yanmış yoksa, inatla devam edilip, ikinci seansta mı sahip olunmuş “ikinci derece yanığa"? Aslında bildiğiniz gibi; Birinci derece yanık dediğin; güneş yanığı, yani sıyırsa M.T. bikini - ya da her neyse onun - altını, verse güneşe orayı. Al sana “birinci derece yanık”. Ama bir de mağduriyet var işin içinde. İnsan mağduriyetin nedenini öğrenmek istiyor ister istemez. İşlevde bir bozukluk mu olmuş? Kullanımda problemler nelerdir? İkincil kullanıcıların mağduriyeti söz konusu mu? Onların mağduriyeti nasıl giderilebilir? Hayat çok zor. M.T. için de, bizim için de…

Mevlana Müzesi’nin bahçesindeki şifalı su şebeke suyu çıktı!
Haberi ile yorumları da siz yapıverin bi zahmet.

Haydi, kalın sağlıcakla.
Edited By Miki

Hiç yorum yok: